Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 10.07.2023 19:23
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2023 19:23
Kaynak:
AA
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Haftanın popüler haberleri
Bakan Şimşek'ten cari açık öngörüsü
Bakan Şimşek: 2025'de cari açığın GSYH'ye oranının yüzde 1,4 ile sürdürülebilir seviyelerde kalmasını öngörüyoruz.
Anadolu Yatırım Genel Müdürü Dr. Nuri Sevgen oldu
Anadolu Yatırım’ın Genel Müdürlüğü görevine Dr. Nuri Sevgen atandı.
Ege’nin En İyi İşverenleri™ 2025 listesi açıklandı
Çalışanlarına sundukları güven, aidiyet ve gelişim fırsatlarıyla öne çıkarak Egenin En iyi İşverenleri listesine girmeye hak kazanan şirketler açıklandı.
11 Eylül 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
11 Eylül 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
TOBB'dan eğitime destek! Kapaklı TOBB Ortaokulu açıldı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB yeni bir eğitim yatırımına imza attı. 16 derslikli Kapaklı TOBB Ortaokulu törenle hizmete girdi.
TAV'ın işlettiği dört havalimanı hizmet kalitesi ödülü aldı
TAV Havalimanları'nın işlettiği Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Milas-Bodrum ve Üsküp havalimanları, 'Havalimanı Hizmet Kalitesi' (ASQ) ödülü aldı.
DOF Robotik Sanayi, Borsa İstanbul'da işlem görmeye başladı
Borsa İstanbul’da gong DOF Robotik Sanayi AŞ için çaldı.
Halkbank Sırbistan'da 3 yeni şube açtı
Halkbank, Sırbistan'ın başkenti Belgrad ile Niş ve Novi Sad şehirlerinde şube açtı.
Faizsiz ev, iş yeri ve araç satın almada yeni dönem başlıyor
Bakan Kurum, faizsiz ev, iş yeri ve araç satın almada yeni dönemin detaylarını paylaştı.
Sınır kapılarında gurbetçi yoğunluğu
Edirne'deki Kapıkule, Pazarkule, İpsala ve Hamzabeyli ile Kırklareli'ndeki Dereköy sınır kapılarından gurbetçi sezonunda 5 milyona yakın yolcu geçiş yaptı.
DMM, haftada 4 gün mesai uygulaması iddiasını yalanladı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), "Orta Vadeli Program'da haftada 4 gün mesai uygulamasına geçileceği" iddiasının gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
ABD bütçesi ağustosta 345 milyar dolar açık verdi
ABD Hazine Bakanlığı, Ağustos ayı bütçe dengesi raporuna göre federal hükümetin bütçe açığı 345 milyar dolar olarak hesaplandı.
Merkez Bankası politika faizini yüzde 40,5'e çekti
Merkez Bankası politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 40,5'e çekti.
Bakan Bolat: Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyüdük
Bakan Bolat: Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyüdük, bunun dinamosu sanayi sektörü oldu.
Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT'ye el konuldu
"Suç örgütü kurmak", "vergi kaçakçılığı", "dolandırıcılık" ve "kara para aklama" suçlamasıyla Can Holding ve bağlı şirketlerinin mal varlığına el konuldu.
Bambum, Züchex Fuarı’nda yerini alacak
Bambum, 11-14 Eylül 2025 tarihlerindeki Züchex Ev ve Mutfak Eşyaları Fuarında emayeden bambuya porselenden döküme kadar binlerce çeşit ürününü görücüye çıkaracak.
KOBİ'lerin finansmana erişimi kolay olmalı
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yayımlanan OVP hakkında değerlendirmelerinde özellikle KOBİ'lerin finansmana erişimi ilk sırada yer aldı.
5 Eylül 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
5 Eylül 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
Pfizer Medikal Kanıt Üretimi Direktörü Dr. Tugay Önal oldu
Dr. Tugay Önal, Medikal Kanıt Üretimi Direktörü, Prostat Portföy Lideri olarak atandı.
Golden Global Yatırım Bankasıyla 190'dan fazla ülkeye para transferi
Golden Global Yatırım Bankası, hayata geçirdiği yeni ‘Uluslararası Para Transferi’ hizmetiyle müşterilerine saniyeler içinde para gönderme imkânı sunuyor.
İstanbul Rumeli Üniversitesi ile GOSB Teknopark'tan işbirliği
İstanbul Rumeli Üniversitesi ile GOSB Teknopark A.Ş., girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi ve üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla iş birliği protokolü imzaladı.
Gürkan Erol, Netaş Satış Direktörü olarak görev yapacak
Netaş, yönetim kadrosuna yeni isimler ekliyor. Şirketin Satış Direktörlüğüne Gürkan Erol getirildi.
Serkan Nazlıben, Sneaks Up Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı
Serkan Nazlıben, Sneaks Up E-Ticaret, Pazarlama ve Stratejik Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı.
Eliz Ersoy Gürsesli Diageo Türkiye’nin CFO'su oldu
Eliz Ersoy Gürsesli Diageo Türkiye’nin Finans Direktörü oldu.
Vanya Panayotova, L’Oréal Türkiye Genel Müdürü oldu
L’Oréal Türkiye’nin yeni Ülke Genel Müdürü Vanya Panayotova oldu.
Kuzey Makedonya bağımsızlığının 34. yılını kutluyor
Eski Yugoslavya'dan ayrılan Balkan ülkelerinden Kuzey Makedonya, bağımsızlığının 34. yıl dönümünü kutluyor.
Bugün okullarda dersbaşı günü
Türkiye genelindeki yaklaşık 18 milyon öğrenci dersbaşı yaptı.
İlk 8 ayda hava yoluyla 162,6 milyon yolcu seyahat etti
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, ocak-ağustos döneminde hava yolunu kullanan yolcu sayısının direkt transit yolcularla 162,6 milyona ulaştığını bildirdi.
Uçaklarda yolculara ücretsiz su verilecek
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tüm hava yolu işletmelerine gönderdikleri talimat kapsamında, uçuş süresince her yolcuya en az 200 mililitre içme suyunun ücretsiz temin edilmesinin zorunlu olacağını bildirdi.
Otomotivden Ağustos'ta 2,7 milyar dolarlık ihracat
Türkiye otomotiv endüstrisi ağustos ayında 2 milyar 733 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Orta Vadeli Program Resmi Gazete'de yayımlandı
Türkiye ekonomisinin 3 yıllık hedef ve politikalarının yer aldığı OVP'nin onaylanmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.
İŞKUR işe yerleştirmede rekor kırdı
İŞKUR, 8 ayda 1 milyon 19 bin 646 işe yerleştirmeye aracılık etti.
OVP sonunda enflasyonun tek haneye inmesi hedefleniyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Orta Vadeli Program sonunda enflasyonun tek haneye kalıcı inmesini hedefliyoruz.
4 Eylül 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
4 Eylül 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
FedEx, İstanbul Havalimanı'nda yeni küresel tesis açtı
FedEx, İstanbul Havalimanı'ndaki yeni küresel hava aktarma tesisini hizmete açtı.
Palandöken “Hurda araç teşvik yasası acilen çıkarılmalı”
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, hurda araç teşvik yasasının acilen yeniden yürürlüğe girmesi gerektiğini söyledi.
Dünya Odalar Yarışmasında Türkiye'den 3 Odaya ödül
Dünya Odalar Yarışmasında Ankara TO, Denizli SO ve Eskişehir SO ödül aldı.
ODMD duyurdu: En çok satılan ilk 3 araba Renault, Volkswagen ve Toyota
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) duyurdu: Yılın 8 ayında Renault 74 bin 139 adet, Volkswagen 47 bin 645, Toyota 47 bin 264 otomobil sattı.
İlkokul, ortaokul ve liselerde yeni dönem 8 Eylül Pazartesi başlıyor
Milli Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada; 2025-2026 eğitim öğretim yılının 8 Eylül Pazartesi günü başlayacağı anımsatıldı.
KPSS'nın ilk turu 7 Eylül Pazar günü
Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) süreci, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) 7 Eylül'de yapılacak Genel Yetenek-Genel Kültür oturumuyla başlayacak.