Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 10.07.2023 19:23
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2023 19:23
Kaynak:
AA
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Haftanın popüler haberleri
Psikolog Özgenur Taşkın: Mobbinge maruz kalıyorsanız dikkat!
Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, Mobbingin depresyona sebep olabileceğini dile getiriyor.
Golden Drum’dan Türkiye’ye 6 ödül
Golden Drum Uluslararası Yaratıcılık Festivali Slovenya’da gerçekleşti. CarrefourSA ve TBWAİstanbul’un Hayalet Ağlar projesi 6 kategoride ödüle layık görüldü.
Dünya sofralarını Türk gıdaları süslüyor
Son 22 yılda gıda ihracatını 9 kat artıran Türkiye, dünya gıda ihracatından yüzde 1, 5 pay alıyor.
Hisarcıklıoğlu'ndan gençlere "Önce Kontrol, Sonra İtimat" nasihati
Hisarcıklıoğlu kendi ilkelerini: “İşten Artmaz, Dişten Artar", "İşin Hilesi Dürüstlüktür", "Önce Kontrol, Sonra İtimat", "Hafızasına Güvenen Daima Yanılır", "İşte İdare Olmaz" cümleleri ile özetledi.
Belçika'daki genel grev sancıları da beraberinde getirdi
Belçika'da çalışanlar, hükümetin kemer sıkma politikalarını protesto etmek için bir günlük grev başlatırken, ülke genelinde kamu hizmetleri ve toplu taşıma aksadı, uçuşlar durdu.
Genç kitleler sosyal medya aracılığıyla örgüye yöneliyor
Toygun Batallı: Genç kitlelerin sosyal medya aracılığıyla örgüye yönelmesi, sektörü modern bir hobi ve sürdürülebilir moda trendinin parçası haline getirdi.
Upsonic 1 milyon dolar yatırım aldı
Geliştirdiği AgentOS ve AI Agent Framework altyapılarıyla fintek ve bankaların tekrarlayan operasyonlarını otonom hale getiren Upsonic, 1 milyon dolar yatırım aldı.
Matriks genel müdürlük görevine Arkın Şengönül getirildi
Matriks Finansal Teknolojiler AŞ'de yeni genel müdürlük görevine, Ürün Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Arkın Şengönül getirildi.
1,7 ton kokain cinsi uyuşturucu yakalandı
İstanbul Ambarlı Limanında şüpheli konteynere yönelik kontroller neticesinde 1,7 ton fosil ununa emdirilmiş vaziyette kokain cinsi uyuşturucu yakalandı.
13 Ekim 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
13 Ekim 2025 tarihli TCMB Döviz Kurları ve Çapraz Kurları
MTV kapanıyor
Paramount Global, MTV’nin 31 Aralık 2025 itibarıyla yayınlarını kalıcı olarak sonlandıracağını duyurdu.
Levent İşeri, Koleksiyon Mobilya GM oldu
Levent İşeri, Koleksiyon Mobilya Sanayi AŞ’nin yeni Genel Müdürü olarak görevine başladı.
Harun Taş, Akenerji GM Yardımcısı oldu.
Akenerji’nin Üretim Genel Müdür Yardımcısı Harun Taş oldu.
Nalan Özgür'e Perfetti Van Melle'de küresel görev
Perfetti Van Melle Türkiye Pazarlama Direktörü Nalan Özgür, Avrupa’da üst düzey göreve atandı.
Salesforce, Meksika'ya yatırım yapacak
Salesforce, Meksika'daki hizmetlerini geliştirmek için 1 milyar dolar yatırım yapacak.
Hacıalioğlu'ndan sitem: TÜRSAB seçim yarışı adil mi?
TÜRSAB Başkan Adayı M. Nezih Hacıalioğlu, mevcut Başkan Firuz Bağlıkaya'nın TÜRSAB Başkanlık seçiminde adil yarışmadığını belirtti.
80 ülkede 161 bin çalışanı olan Saint-Gobain, Türkiye'de de faaliyette
Hafif ve sürdürülebilir yapı çözümlerinde dünya lideri Saint-Gobain, “Lead & Grow” (Liderlik Et ve Büyü) stratejisiyle her bölgede hizmet veriyor.
Hindistan merkezli VAV Lipids, Türkiye pazarında lider olmak istiyor
Türkiye pazarında da faaliyet gösteren Hindistan merkezli VAV Lipids sektörde her geçen gün büyüyen lipit talebine karşılık vererek saç bakımında daha güçlü sonuçlar elde edilmesine destek oluyor.
Nergis Erişir: Farklı ve yeni bir şeyler söyleme zamanı
Nergis Erişir, Voga Medya’nın kişi ve kurumlara; dijital marka stratejisi, kreatif içerik üretimi, web tasarımı, yazılım geliştirme ve prodüksiyon gibi birçok alanda bütünleşik marka danışmanlığı sunacağını duyurdu.
Yeşilova Otomotiv, Busworld’de ürünlerini sergiledi
Yeşilova Otomotiv, ticari araç endüstrisinin en prestijli buluşmalarından Busworld 2025 Brüksel Fuarı’nda yerini alarak dünya devlerinin yoğun ilgisini çekti.
Yalıtım, doğal afetlerde riski azaltan en etkili yöntemlerden biri
ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Turan: “Yalıtım, doğal afetlerde riski azaltan en etkili yöntemlerden biri”
Denizli Dijital Dönüşüm Konferansı 22 Ekim'de
Denizli Dijital Dönüşüm Konferansı 22 Ekim Çarşamba günü saat 12:30'da Anemon Grand Denizli Otel'de yapılacak.
Mesken kiralarından yüzde 20 stopaj iddialarına yalanlama
Hazine ve Maliye Bakanlığı, mesken kiralarından yüzde 20 stopaj kesintisi yapılacağına yönelik haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
OSD duyurdu: Otomotiv üretimi arttı
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) pazar verilerine göre, yılın 9 ayında toplam otomotiv üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3, ihracatı ise adet bazında yüzde 6 arttı.
Serbest Bölgelerin ticaret hacminde ihracat payı yükseliyor
Türkiye'nin üretim üslerinden serbest bölgelerin ticaret hacmi ocak-eylül döneminde 21 milyar 184 milyon dolar olurken bu tutarın yarıya yakını ihracattan geldi.
Bakan Şimşek'ten dış finansman mesajı
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Cari açıktaki iyileşme ülkemizin dış finansman ihtiyacını azaltıyor.
İstanbul Havalimanı Avrupa'nın en yoğun havalimanı oldu
İstanbul Havalimanı, 29 Eylül-5 Ekim'i kapsayan dönemde günlük ortalama 1580 uçuşla Avrupa'nın en yoğun havalimanı olarak kayıtlara geçti.
2025 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazananlar açıklandı
2025 Nobel Ekonomi Ödülü'nü Joel Mokyr, Philippe Aghion ve Peter Howitt kazandı.
GSB burs ve öğrenim kredisi başvuruları başladı
Gençlik ve Spor Bakanlığı burs ve öğrenim kredisi başvuruları başladı.
Şarm el-Şeyh Anlaşması"nın imza töreni yapıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'da "Şarm el-Şeyh Anlaşması"nın imza törenine iştirak etti.
İnovaLİG Şampiyonları'na ödülleri verildi
Türkiye Innovation Week'in üçüncü gününde inovasyonun şampiyonları ödüllendirildi. Ödülleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve bazı bakanlar takdim etti.
Bursa, 58 firma ile Busworld Europe fuarına damga vurdu
Bu yıl 40 ülkeden 559 katılımcının yer aldığı fuarda, Türkiye 100’ü aşkın firma ile güçlü bir şekilde temsil edilirken, bu firmaların yarısından fazlasını Bursa merkezli firmalar oluşturdu.
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmeleri Cuma günü başlıyor
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi 17 Ekim Cuma günü TBMM’ye sunulacak.
Trabzon'a Yeni Havalimanı ve Hızlı Tren müjdesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon'da tamamlanan projelerin açılışını yaptı. İki de müjde verdi: Yeni Havalimanı ve Samsun-Trabzon Hızlı Tren Hattı.
Maliye sahte faturaya yapay zeka desteğiyle geçit vermiyor
Maliye, yapay zeka desteğiyle iki yılda yapılan 578 milyar liralık alım satım işlemini riskli buldu.
Egeli kuru incir ihracatçılarından AB'de liderlik hedefi
Egeli ihracatçılar AB ülkeleriyle sıkı diyalogta. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık: Kuru incirde ev ödevimizi yaptığımızı anlattık.
Animasyon sektörünün 2034’e kadarki hedefi: 895 milyar dolar
Animasyon sektörünün 2034’e kadar 895 milyar doları aşması bekleniyor.
Onur Kılıçer: Mobilya ihracatında Irak ilk sırada
AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, Türkiye genelinde Eylül ayında sektör ihracatında Irak, ABD, Birleşik Krallık, Libya ve İran ilk beş pazarı oluşturduğunu duyurdu.
Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması 23 Ekim'de
23 Ekim’de “Yazılım Tanımlı Araçlar” teması ile Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması (OGTY) düzenlenecek. Yarışmada yenilikçi projeler ödül alacak.
Hisarcıklıoğlu: Yenilebilir enerji sadece bir alternatif değil...
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Yenilenebilir enerji artık sadece bir alternatif değil, yeni ana akımın ta kendisidir. Rüzgâr ve güneşle beraber hidro enerji de; bu sistemin sigortasıdır.