Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 10.07.2023 19:23
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2023 19:23
Kaynak:
AA
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Haftanın popüler haberleri
Annenizi şımartın! Her bütçeye uygun Anneler Günü hediye önerileri
Annenizi mutlu etmek için pahalı hediyelere gerek yok! Düşük bütçeyle alabileceğiniz, anlamlı ve kullanışlı hediye fikirlerini keşfedin.
Özlem Kaynak, Haleon Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürü oldu
Haleon, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki operasyonlarını Özlem Kaynak’a emanet etti.
Ogilvy PR’ın genel müdürü Duygu Çavdar oldu
Ogilvy 4129 çatısı altındaki Ogilvy PR’ın genel müdürü iletişim danışmanlığı sektöründe 18 yıllık deneyime sahip Duygu Çavdar oldu.
Anneler Gününde e-ticaretin yüzde 40 artması öngörülüyor
Anneler Günü'nün etkisiyle e-ticarette satılan ürün adedi, trafik ve ciroda ortalamanın üzerinde bir seyir gözlemlediği duyuruldu.
TOBB İkiz Kuleler, Avrupa Birliği renkleriyle ışıklandırıldı
TOBB İkiz Kuleler, 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle Avrupa Birliği renkleriyle ışıklandırıldı.
Anneler Gününde 415 meslek dalında hareketlilik bekleniyor
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, annelerimizin yüzünü güldürmek için Anneler Günü’nün bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Şahin Tulga cevapladı: Müşteri neden sizi tercih etsin?
Güçlü gazeteci ve iletişim danışmanı Yaprak Özer ile HP Türkiye Eski Genel Müdürü Şahin Tulga Müşteri Neden Sizi Tercih Etsin? söyleşisinde bir araya geldiler.
TOGG, Trumore'de 2,5 milyonluk satış hedefliyor
TOGG Üst Yöneticisi Karakaş: Trumore'un kullanıcı sayısını 2,5 milyonun iki katına çıkarmayı hedefliyoruz.
MÜSİAD Başkanı Burhan Özdemir kimdir
MÜSİAD Başkanlığına seçilen Burhan Özdemir, iş dünyasında OPTİMAL Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanıdır.
MÜSİAD Başkanlığına Burhan Özdemir seçildi
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanlığına Burhan Özdemir seçildi.
IDEX İstanbul Uluslararası Dental Fuarı başladı
100’ün üzerinde ülkeden yaklaşık 30 bin yabancı ziyaretçi, İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen IDEX İstanbul Uluslararası Dental Fuar ve Konferansı’nda buluştu.
İzocam'dan iş güvenliği farkındalığı
İzocam, Sıfır iş kazası, sıfır çevre kazası ve sıfır meslek hastalığı hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor.
Fadime Gül Alkaya: Türkiye'de 166 bini aşkın çölyak hastası bulunuyor
Diyetisyen Fadime Gül Alkaya: Türkiye'de 166 bini aşkın çölyak hastası bulunuyor dedi.
Egiad ve Esiad İzmir'de yapay zekanın yol haritasını çizecek
EGİAD ve ESİAD, iş dünyasının dijital dönüşüm yolculuğuna yön vermek amacıyla bir kez daha güçlerini birleştiriyor.
AKUT’un yeni Yönetim Kurulu Başkanı Barış Altan Doğan oldu
AKUT Olağan Genel Kurulunda Barış Altın Doğan Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.
Fındık ihracatında şampiyon Trabzon
2025 yılının ilk üç ayında; ülkemizden 78 bin 755 Ton fındık ihracatı gerçekleştirilerek 643 Milyon 680 bin dolar tutarında döviz girdisi elde edildi.
DKİB Genel Sekreterliğine Ongan Bahadır atandı
Doğu Karadeniz İhracatçı Birlikleri, Genel Sekreterlik görevine Ongan Bahadır'ın atandığını duyurdu.
Bolat, Irak'a yatırım fırsatlarını desteklediklerini duyurdu
Ticaret Bakanı Ömer Bolat "Türk özel sektörünün Irak'taki yatırım fırsatlardan yararlanmasını destekliyoruz" dedi.
Ülker Bisküvi YK Başkanlığına Ahmet Bal seçildi
Ülker Bisküvi şirketi Yönetim Kurulu görev dağılımını duyurdu.
Karsu Tekstil YK Başkanlığına Sıla Azra Seyok seçildi
Karsu Tekstil, yönetim kurulu görev dağılımını duyurdu.
Bilim Kahramanları Derneğinden Bilim Gençlerle Kazanacak projesi
Bilim Kahramanları Derneği'nin öncülüğünde Bilim Gençlerle Kazanacak Projesi kapsamında bilim etkinlikleri düzenlenecek.
Astoria Grande kruvaziyeri 947 yolcusuyla Trabzon'a geldi
Türkiye'deki çeşitli limanlara uğrayan "Astoria Grande" kruvaziyeri, 947 yolcusuyla Trabzon'a geldi.
Hava yoluyla seyahat eden yolcu sayısı 4 ayda 64,2 milyonu aştı
Havalimanlarına iniş-kalkış yapan uçak sayısının iç hatlarda 73 bin 657, dış hatlarda 71 bin 151 olduğu açıklandı.
P&G'den Oya Öngör'e küresel görev
P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Oya Öngör atandı.
Sosyal medya kullanıcısı sayısı 58,5 milyona ulaştı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medya kullanıcı sayısının 58,5 milyona ulaştığını bildirdi.
Goodyear, Auto Bild tarafından Yılın En İyi Üreticisi seçildi
Goodyear, Auto Bild tarafından Yaz Lastiklerinde Yılın En İyi Üreticisi seçildi.
IAB Başkanı Cüneyt Devrim'den Ad Net Zero imzacısı olmaya davet
Ad Net Zero’nun Türkiye temsilcisi REPİD’in imzacılarından biri olan IAB, sektör paydaşlarını ve üyelerini Ad Net Zero Türkiye imzacısı olmaya davet ediyor.
Danimarkalı JYSK, Türkiye'de yeni mağazalar açacak
Danimarka merkezli ev eşyası perakendecisi JYSK, İlkbahar Yaz Yeni Sezon bahçe mobilyaları koleksiyonunu özel bir 'Yaza Merhaba' etkinliğiyle tanıttı.
Doğan Trend ve ALJ Finans işbirliği ile motosiklete kolay erişim
Suzuki, Vespa, Aprilia, Piaggio, Moto Guzzi, KYMCO ve elektrikli motosiklet Silence markalarında geçerli yeni bir taşıt kredisi uygulaması başladı.
TEI, Türkiye'nin En Mutlu İş Yeri seçildi
TEI, “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” ödülüne ikinci kez layık görüldü.
Sabancı Üniversitesi’nden 25. yıla özel yapay zeka destekli sergi
"Yaşayan Anlar: 25 Yılın Retrospektifi / Living Memories: A 25-Year Retrospective" sergisi, Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM) fuaye alanında açıldı.
Beşiktaş Platformundan dostluk çağrısı
Beşiktaş Platformu: Kırgınlıkları değil umudu seçiyoruz: Beşiktaş için omuz omuza! bildirisi yayınladı.
TCL 50 Pro NXTPAPER 5G akıllı telefonuna ödül
TCL, tasarımdaki başarısını bir kez daha kanıtladı. 10 iF Tasarım Ödülü ve 7 Red Dot Ürün Tasarımı Ödülü ile toplam 17 uluslararası ödül kazanmış oldu.
Karaağaç AKUT Vakfı ASM, Sağlık Bakanlığı'na devredildi
Karaağaç AKUT VAKFI Aile Sağlığı Merkezi Sağlık Bakanlığı'na devredildi.
ISVEA'dan hijyen ve tasarruf için yenilikçi klozet çözümü
Vortex teknolojisi, ISVEA’nın Vea, Infinity Due ve Sentimento Due serilerindeki klozetlerle kullanıcılarla buluşuyor.
Mustafa Murat Gül: Procat PCX ile büyümeye odaklandı
PCX’in çok kanallı iletişim modeli müşteri deneyimini zirveye taşıyor.
Akdeniz’den ABD’ye mobilya ihracatında rekor artış
Akdeniz bölgesinden ABD’ye yapılan mobilya ihracatı nisan ayında yüzde 105 artışla dikkat çekti. Sektör, bölgesel büyümede güçlü ivme yakaladı.
e-Devlet'te kira sözleşmesi artık emlakçılara da açık
e-Devlet'ten kira sözleşmesi hizmeti emlakçıların da kullanımına açıldı.
Yeni Papa 14. Leo ismini aldı
Vatikan'daki papalık seçiminde 69 yaşındaki ABD'li Kardinal Robert Francis Prevost'un yeni papa olarak seçildiği ve "Papa 14. Leo" adını aldığı açıklandı.
İsrail ordusunun mezalimi bitmiyor
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda biri bebek 4 kişi yaşamını yitirdi.