Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 10.07.2023 19:23
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2023 19:23
Kaynak:
AA
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan'dan inatçılarla ilgili değerlendirme
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yetiştirilme biçiminin inatçılığı desteklediğini belirterek, inatçılığın arka planında korkuların olduğunu söyledi.
Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı savunma mekanizması olarak inatçılığın ortaya çıktığını belirterek, baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuğun kendi doğrularını kendisinin oluşturduğunu ve o doğrularda ısrar ettiğini kaydetti.
İnatçı kişilerin değer yargılarının farklı olduğunu aktaran Tarhan, inatçılığın 'kişinin bir fikirde doğru ve yanlış olduğuna bakmaksızın ısrar etmesi' olarak bilindiğini bildirdi.
Bir kimsenin doğru olan bir fikirde ısrar etmesine 'kararlılık' denildiğini belirten Tarhan, 'Ama genelin kabul ettiği ya da mantık, muhakeme kurallarına, psikoloji kurallarına göre yanlış olduğu bilinen bir konuda ısrar edilmesi 'inatçılık' olarak kabul ediliyor. Kişi bunu kabul etmediği gibi reddediyor, karşı geliyor, direniyor. Karşısında söylenen kanıtları da kabul etmiyor çoğu zaman.' ifadelerini kullandı.
Tarhan, çocuklarda inatçılığın doğal olarak var olduğuna dikkati çekerek, çocuğun yürümeye başlayıp özerklik duygusu gelişmeye başladıktan sonra kendi doğrularında kendini dünyanın merkezinde gördüğünü, buna 'primer narsizm' denildiğini bildirdi.
İnatçı kişilerin dünyanın hep kendi etrafında dönmesini istediklerini aktaran Tarhan, inatçılığın, ben merkezciliğin en önemli davranışsal boyutlarından biri olduğunu, inatçı olarak bilinen kişilere baktıkları zaman o kişilerin ben merkezci olduklarını kaydetti.
Tarhan, inatçı kişilerde düşünce esnekliği olamadığını belirterek, 'Bu durumun psikolojideki karşılığı düşünce katılığıdır. Bir kimsede düşünce katılığı varsa önce neden kaynaklandığına bakılır. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, bir hezeyansa o zaman tıbbi tedavi gerekir, medikal yaklaşılmalı. Ama bir hezeyan değil, kişilik özelliğiyse kişi bunu bilerek mi bilmeyerek mi yapıyor ona bakılır.' ifadelerini kullandı.
- 'Pasif inatçılar daha tehlikeli'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, buyurgan yaklaşımların inatçılığı arttırdığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Kişilerde inatçılığın ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin aile ortamı olduğunu görüyoruz. Baskıcı, otoriter, totaliter, ‘hep ben’ ortamlarda yetişen çocuklar, özerklik duyguları da varsa inatçılıkla kendi varlıklarını devam ettirmek isterler. Bazı çocuklar teslim olurlar. Hatta bazen pasif agresiftirler, ‘peki peki’ derler. Aktif inatçılar dürüsttür, karşı çıkarlar, itiraz ederler, fikirlerini savunurlar. Ama pasif inatçılar iyi davranır fakat daha sonra kendi bildiğini okur. Mesela anne çocuğa ‘ders çalış’ der. Çocuk ‘tabi anneciğim çalışacağım’ der ama çalışmaz. Hatta annesini sinirlendirir, zevk alır bundan.
Açık ve dürüst oldukları için aktif inatçı kişilerle anlaşmak daha kolay. Fikirlerini hakikaten anlaşılmak için söylerler. Bunu ego savaşına çevirirsek iki taraf da kaybeder. Burada amaç, bizim için en iyiyi ve en isabetli doğruyu bulmak. Ancak bunu yaparken, inatçı kişinin onurunu zedelememek gerekiyor. Onurunu zedelerseniz kişilik yapısı olan inatçılığı çözüm olarak görür.'
Herkesin içinde inatçı bir çekirdek olduğunu belirten Tarhan, 'İnatçılık, kişinin kendi psikolojik bütünlüğünü koruması için de gereklidir. Kişinin kendi doğrularını savunması gerekiyor. Karşıt bir delil olmadan, karşıt bir görüş, ikna edici bir bilgi olmadan o doğruları değiştirmemesi isabetlidir. Ancak karşı tarafa ‘ben anneyim böyle yapacaksın, ben babayım böyle yapacaksın’ diyerek anneliği, babalığı veya iş yerinde pozisyonunu kullanarak gerekçelerini söylemeden, ‘ben ne dersem o olur’ diyerek yaklaşılırsa geçici bir sessizlik, sakinlik olur. Böyle durumlarda ihanet beslenir, ilk fırsatta ihanet eder karşı taraf... Bu nedenle baskıcı ortamlarda çok hain çıkar. Baskıcı kültürlerde münafık çok çıkar. Mesela Batı'da niye çıkmıyor? Çünkü insanlar açık ve şeffaf. Orada dürüstlük yüceltiliyor ama burada, doğu toplumlarında itaat yüceltiliyor. Türkiye değil, bütün doğu toplumlarında, itaat ve sadakat yüceltiliyor. Halbuki gelişmiş toplumlarda adalet, açıklık ve şeffaflık yüceltilir.' ifadelerini kullanıldı.
Çocuklarda inatçılığın her şeye karşı koymayla geliştiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
'Bu çocuklara baktığımız zaman yetiştirilme biçimleri bunu besliyor. Bu genetik bir durum ya da hastalık değil. Baskıcı bir ortamda çocuk nasıl inatçılığa sürükleniyorsa kuralsız bir ortamda da çocuk kendi doğrularını kendi oluşturur ve o doğrularda ısrar eder. Bu inatçılık olarak ortaya çıkar. Mesela, 'dişini fırçalayacaksın, tuvaletten çıkınca elini yıkayacaksın' tarzında genel temel değerleri, temel kuralları olan bir ortam oluşmadıysa çocuk kendi doğrularında ısrar etmeye başlar. Çünkü insan zihnini en çok rahatsız eden şey belirsizliktir, tehlike değildir. Ne olacağını bilememek, bilinmezlik ve belirsizlik en büyük gizli travmadır. İnatçılık, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğrularını korumaya çalışır. İnatçı kişiler bu yüzden maalesef yeniliğe de kapalıdırlar. Yenilikçi ve gelişimcilik 21. yüzyıl değerleri biliyorsunuz. Bu zamanda yenilikçi ve gelişimci olmayan kimse bu yüzyılı kaçırır, tarihte yaşar.
‘Niye böyle yapıyorsun’ gibi ‘sen’ dili ile konuşmak inatçılığı artırır. İnatçılık özellikle duygusal boyutu gizler. Mesela, eve gittiniz, ev darmadağın. Bu durumda ‘ne bu evin hali, bütün gün dışarda canım çıktı zaten, eve geldim ortalık darmadağın’ dersiniz. Bu da eşe karşı suçlayıcı ve yargılayıcı konuşmaktır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuşma karşı tarafta savunma duygusu yaratır. ‘Ben’ dili ile ‘ben eve geldiğimde ev dağınık olduğu zaman kendimi çok kötü hissediyorum’ şeklinde kendi duygularını söylese karşı tarafta savunma duygusu yerine yardım etme, anlamaya çalışma duygusu uyanır. Bu nedenle sen dili ile suçlayıcı, yargılayıcı konuşmak inatçılığı besler.'
- 'Herkes kendi duygularından sorumludur'
Herkesin kendi duygularından sorumlu olduğunu aktaran Tarhan, insanın eşinin duygu ve davranışlarından sorumlu olmadığını, eşini yönetmeye, hükmetmeye kalktığı zaman karşı tarafın özgürlük duygusunun zarar gördüğünü belirtti.
'Ev; kadının krallığıdır, erkeğin de evde kadına o krallığı hissettirmesi lazım' ifadesini kullanan Tarhan, aksi halde kadının kendini kötü hissedeceğine ve evi sahiplenmekte zorlanacağına işaret etti.
Erkeğin evdeki kararları kadına bıraktığı durumlarda kadının evi daha çok sevdiğini, çocuklarla daha çok ilgilendiğini ve eşine de daha iyi ortam hazırladığını aktaran Tarhan, 'Evde son sözü eşin söylemesini erkek kabul ederse ego savaşları olmaz. O zaman niye inatçılık olsun ki... İnatçılığın arka planında, onun görünmeyen nedeni buz dağı gibidir. Arka planda, beni sevmiyor, bana değer vermiyor yahut da sahip olduğu bir şeyi kaybetme korkuları vardır. Parasız kalma, sevilmeme, yalnız kalma korkusu vardır. Bir nevi ‘benim farkıma var, bana da önem ver’ diye dolaylı bir mesaj vardır arkasında. Bilinenin aksine inatçı kişiler güveni düşük kişilerdir. Erkeklerin zulmü var maalesef, kadınlar sessiz kalıyor, içine atıyor, onun için hekim hekim dolaşıyorlar. Mide hastalığı, bayılma hastalığı... Hep arka planda duyguları ifade edememe zorluğu var. Duygular üzerinde konuşulabilse bu olmayacak. Bu konuşulamadığı için inatçılık şeklinde veya bedensel hastalık şeklinde çıkıyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Haftanın popüler haberleri
EİB ve Egekobider'den Kobi’leri ihracatçı yapacak iş birliği
Ege İhracatçı Birlikleri ile EGEKOBİDER arasında eğitim protokolü imzalandı.
Türk gıda ihracatçıları ABD’de fuara 92 firmayla katıldı
Türk gıda ihracatçıları dünyanın en büyük gıda fuarlarından biri olan New York Summer Fancy Food Fuarı’nda 92 firmayla gövde gösterisi yaptı.
Palandöken: Yaz tatili meslek öğrenmek için önemli bir fırsat
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken “Tatiller zanaat öğrenmek için büyük bir fırsat” dedi.
ICA COOP: 2025 BM Uluslararası Kooperatifler Yılı
IYC2025 teması, kooperatiflerin her yerde sahip olduğu kalıcı küresel etkiyi sergileyen Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kuruyor olacak .
Gözaltılar sonrası Özgür Özel'den ilk açıklamalar
Adana, Antalya ve Adıyaman'da Belediye başkanlarının gözaltına alınmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den ilk açıklama geldi.
Cemil Toksöz'e GoWit’te CSO görevi
Şirket, dijital pazarlama ve reklam teknolojileri alanında 15 yılı aşkın deneyime sahip Cemil Toksöz’ü Strateji Direktörü (CSO) olarak atadığını duyurdu.
Şeyda Gürer Uzun'a Novartis'te uluslararası görev
Novartis Türkiye’den uluslararası atama: Şeyda Gürer Uzun Avusturya’ya Terapötik Alan Başkanı olarak atandı.
Gürmen Giyim’in YKB Yasemin Gür Solmaz oldu
Gürmen Giyim’in Yönetim Kurulu Başkanı Yasemin Gür Solmaz oldu.
TAV’dan görme engelliler için daha erişilebilir havalimanı deneyimi
TAV Havalimanları, görme engelli yolcular için havalimanlarının erişilebilirliğini artırmak amacıyla WeWALK tarafından geliştirilen DANIŞ Görüntülü Destek Servisi ile işbirliği gerçekleştirdi.
Selim Arda Üçer, Penti'de COO görevine atandı
Üçer, artık Chief Operating Officer (COO) unvanıyla İnsan Kaynakları ile birlikte perakende ve dijital satış ekiplerine de liderlik edecek.
Gazeteci Nihat Genç vefat etti
Rahatsızlığı nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören gazeteci Nihat Genç hayatını kaybetti.
ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya kritik minerallerde anlaştı
Dörtlü ülkeler grubu (Quad) kritik mineral kaynaklarını çeşitlendirme konusunda anlaştı. Ülkeler: ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya.
Zeren Group Holding, Alfemo’yu satın aldı
Alfemo Mobilya, bundan sonra faaliyetlerini Zeren Group Holding çatısı altında sürdürecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan gündemi: İşbirlikleri, iklim krizi ve İsrail
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan'ın Hankendi şehrinde gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 17. Zirvesi'ne katıldı.
Sosyal medya zirvesinde Aselsan, Baykar, Roketsan yer aldı
Sosyal medya performanslarını yayımlayan SocialBrands’in Temmuz ayı sonuçları açıklandı.
EPDK 17 şirkete lisans verdi
EPDK, 17 şirkete lisans verdi, 8 şirketin lisansını sonlandırdı, 1 şirketin lisansını ise iptal etti.
TAV, New York JFK Havalimanında 3. yolcu salonunu açtı
TAV İşletme Hizmetleri, John F. Kennedy Havalimanında JFKIAT ve Capital One işbirliğiyle hayata geçirilen Capital One Lounge'un işletmesini üstlendi.
Türkiye, BM FAO Gıda ve Tarım Örgütü konsey üyeliğine seçildi
Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) üst yönetimi olan konsey üyeliğine seçildi
Giovanni Tomassini, Baykar Piaggio Aerospace'in CEO'su oldu
Baykar, Piaggio Aerospace'te halihazırda operasyon direktörü olarak görev yapan İtalyan Giovanni Tomassini'nin üst yönetici (CEO) olarak atandığını duyurdu.
Chef Seasons, artık Migros raflarında
Chef Seasons, artık Migros raflarında!
Bugün Cumhurbaşkanlığına Yılmaz vekalet edecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan ziyareti nedeniyle bugün Cumhurbaşkanlığına Cevdet Yılmaz vekalet edecek.
Ayhan Sincek, Katılım Emeklilik'in BES sistemini anlattı
Katılım Emeklilik'ten yılın ilk yarısında güçlü performans
Feyza Narlı: İşverenler istihdamda olumlu hava bekliyor
Türkiye'deki istihdam beklentileri, önceki çeyreğe kıyasla sınırlı bir gerileme gösterse de genel olarak istikrarlı ve dirençli bir görünüm sergiliyor.
Yanmar Türkiye'nin ürünleri dünyaya ihraç ediliyor
Yanmar Turkey, YTAgri markasıyla Türkiye’de ürettiği tarım ekipmanlarını Uzak Doğu’dan Avrupa’ya, Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya geniş bir coğrafyaya ihraç ediyor.
DİMAP KOBİ eğitimleri başlıyor
İşletmelerin uzun vadeli başarısı için kritik olan stratejik ve yönetsel yetkinlikleri destekleyen DİMAP eğitimleri devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 Temmuz'da Azerbaycan'a gidecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatının 17. Zirvesi'ne katılmak üzere yarın Azerbaycan'ın Hankendi şehrini ziyaret edecek.
Enflasyonun bu yıl içinde 20'li rakamlara ulaşması hedefleniyor
Enflasyon bu yıl sonunda 20'li rakamlara, önümüzdeki dönemde de tek haneli enflasyona ulaşması hedefleniyor.
Osmangazi Köprüsü 9 yaşında
İzmit Körfezinin iki yakasını bağlayan Osmangazi Köprüsü 9 yaşında.
Yüksek hızlı trenlerle bugüne dek 100 milyon yolcu seyahat etti
Yüksek hızlı trenlerle bugüne kadar taşınan yolcu sayısı 100 milyonu geçti.
FSM Köprüsü 37 yaşında
Günlük 230 bine yakın aracın geçtiği FSM Köprüsü 37 yaşında.
Enflasyon, Haziran'da aylık bazda yüzde 1,37 oldu
Enflasyon, haziranda aylık bazda yüzde 1,37, yıllık bazda yüzde 35,05 oldu.
Zamlı memur maaşları belli oldu
Memur ve memur emeklilerinin 2025 yılının ikinci 6 ayında alacağı zamlı maaşlar ile SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarındaki artış oranları belirlendi.
OpenAI, Google'ın yapay zekâ çiplerine yöneliyor
OpenAI, ürünlerine güç sağlamak için google'ın yapay zekâ çiplerine yöneliyor.
Arzularkabaköy Beldesinin adı "Bahçeli" olarak değiştirildi
Gümüşhane İli Merkez İlçesi'ne bağlı Arzularkabaköy Beldesi’nin adı "Bahçeli" olarak değiştirildi. Resmî Gazete'de Yayımlanan Kararla beldenin yeni ismi Bahçeli oldu.
Tarife, küresel iş dünyasını zorluyor
Tarife, fabrikalar için küresel görünümün bulanıklaşmasına yol açıyor.
Sertes Enerji ile Tumurly güçlerini birleştirdi
Sertes Enerji, 5 kıtada çalışan rüzgar türbinleri ile öne çıkan Tumurly ile önemli bir iş birliğine imza attı.
Suriye sanayisinde başlayan yeni döneme Türk üreticileri hazır
Suriye'de sanayi ve ticaret yeniden canlanırken, Türk şirketleri de bu büyük yeniden yapılanmada öncü rol üstleniyor.
İletişim Yazılım küresel projelere imza atıyor
İletişim Yazılım, TÜBİTAK 1711 desteğiyle büyük dil modeli tabanlı akıllı asistan projesi için imza attı. Hedef üretimde yapay zekâ entegrasyonu.
Prof. Dr. Baba: Gençler iş görüşmesine ‘Ben neler yaptım?’ diyerek çıkmalı
Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ece Ceylan Baba: “Gençler iş görüşmesine ‘Ben neler yaptım?’ diyerek çıkmalı; iş dünyasıyla köprü şart.”
İbrahim Burkay: Zirveler Uludağ'ın kaderini değiştirecek
BTSO Başkanı İbrahim Burkay, BTSO Meclis Toplantısında aylık değerlendirmelerde bulundu.