Prof. Dr. Okan Bakıner'den sensör teknolojisi ile etkin diyabet yönetimi
Prof. Dr. Okan Bakıner'den sensör teknolojisi ile etkin diyabet yönetimi
Prof. Dr. Okan Bakıner, Tip 1 ve Tip 2 diyabetli bireylerde sensör kullanmanın avantajlarına dikkat çekti.
Haber Giriş Tarihi: 02.10.2024 11:54
Haber Güncellenme Tarihi: 02.10.2024 11:58
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.dijitalhaber.com.tr
Diyabet yönetimindeki teknolojik gelişmeler, hastaların yaşam kalitesini yükseltmek ve tedavi süreçlerini daha etkin hale getirmek açısından büyük önem taşıyor. Özellikle sensör teknolojisi, cilt altı sıvısındaki glukoz seviyelerini düzenli aralıklarla ölçerek diyabetli bireylere ve sağlık profesyonellerine ayrıntılı bilgi sağlıyor. Bu sayede, hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabet yönetiminde daha kapsamlı bir glukoz kontrolü sağlandığını söyleyen Prof. Dr. Okan Bakıner, son araştırmaların da sensör kullanımının her iki diyabet türünde de komplikasyon risklerini minimize ettiğini ve böylelikle hastaların günlük yaşamlarını daha kolay yönettiklerini ortaya koyduğunu belirtti.
Sensör teknolojisi, etkin diyabet yönetimi adına hem hastalar hem de hekimler için vazgeçilmez hale geldi. Sürekli glukoz takibi imkânı sunmanın yanı sıra ani değişimlere hızla müdahale edilmesine olanak sağlayan sensörler, uzun vadede sağlık sonuçlarını iyileştirme açısından diyabet tedavisinde devrim niteliği taşıyor. Bu teknolojinin hastalar ve doktorlar için büyük kolaylık sağladığına dikkat çeken Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Okan Bakıner, Tip 1 ve Tip 2 diyabetli bireylerde sensör kullanımının önemini şu sözlerle anlattı: “Sensörler, kan glukoz düzeylerine çok yakın seviyelerde olan cilt altı sıvısındaki glukozu çok sık aralıklarla ölçüyor. Bu teknoloji, gün içerisinde parmak delmeden hastanın istediği andaki glukoz düzeyi ile ilgili ayrıntılı bilgiler veriyor. Hastalarımız yemek öncesi ve yemek sonrası, gece ya da günün herhangi bir anında glukoz düzeyleri ile ilgili bilgiye sahip olabiliyor. Bu şekilde kullanıcılar hem karbonhidrat sayımı öncesi temel avantajları elde ediyor hem de şekerin aşırı düşmeye ya da yükselmeye başladığı anları sensörden gelen uyarılarla fark edip önlem alabiliyor. Ayrıca günlük şeker grafiklerini inceleyerek, glukoz seviyelerindeki sorunların bazal insülin dozlarından mı yoksa bolus insülin uygulamalarının yetersizliğinden mi kaynaklandığını tespit etmek mümkün oluyor. Sensörler sayesinde beslenmeye bağlı glukoz değişiklikleri anında fark edilerek gerekli ayarlamalar hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Bu durum, hem tedavi süreçlerinin daha hassas yönetilmesine hem de hastaların daha stabil bir glukoz kontrolü sağlamasına katkı sağlıyor. Dolayısıyla hem hasta hem de hekim insülin doz ayarlarını kolaylıkla yapabiliyor veya beslenmenin yarattığı değişiklikleri görüp diyet uyumunu artırabiliyor. Pompa kullanan Tip 1 diyabetli hastalarda pompalara entegre sensörler sayesinde akıllı güncel pompalar şekerin düşme ya da yükselme hızına göre insülin gönderme hızını ayarlayabiliyor. Bu sistemler bir çeşit yarı otomatik yapay pankreas olarak görev yapabiliyor. Yine pompalar sensörden aldıkları bilgiyle ani şeker düşüklüğü olan hipoglisemiye girmeden insülin göndermeyi yavaşlatıp durdurabiliyor. Bu da hastalarımızın adına en korktuğumuz sorun olan hipoglisemiyi yaşamalarını önlüyor.”
Tip 2 diyabetli hastalar sürekli parmak delme derdinden kurtuluyor
Sensör teknolojisinin Tip 2 diyabetli bireylerin yaşam kalitesini büyük oranda etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Okan Bakıner; “Bu teknolojinin en büyük avantajlarından biri hastaların sürekli parmak delme ihtiyacı duymadan gün içerisindeki glukoz seviyelerini takip edebilmeleri. Glukozdaki ani düşüş ve yükselmeleri, sensörlerin akıllı telefonlarına gönderdiği uyarılarla anında fark eden hastalar, hızla önlem alarak olası komplikasyonların önüne geçebiliyor. Bu anlık geri bildirimler diyabet yönetiminde büyük bir kolaylık sağlarken hastaların yaşam kalitesini de önemli ölçüde artırıyor. Ayrıca Tip 2 diyabetik hastaların önemli bir bölümünde maalesef diyete uyum sorunu görüyoruz. Sensörler sayesinde bu hastalar, hangi gıdaların glukozda ani ve aşırı yükselmeye neden olduğunu görebiliyor ve buna göre beslenmelerini yeniden düzenleyebiliyor. Hekim olarak bizler hem hastanın telefonundan hem de istersek kendi bilgisayar ekranımızdan hastamızın günlük glukoz değerlerini, grafiklerini ve ani şeker oynamalarını takip ederek tedavi düzenlememizi çok daha rahat ve doğru biçimde yapabiliyoruz” şeklinde konuştu.
Sensörler sayesinde hasta-hekim iş birliği artıyor
Sensörlerin hekimlere sunduğu avantajlara da değinen Prof. Dr.Okan Bakıner; “Sensörlerin bize sunduğu en büyük avantaj hastalarımızın günlük, haftalık, 14 günlük ve aylık şeker çizelgelerini detaylı bir şekilde görebilmemiz. Bu sayede anlık ve günlük dalgalanmaları çok daha iyi anlayabiliyoruz. Ayrıca, sensör cihazları gün içerisindeki ani şeker düşüş zamanlarını tam saatleriyle bildiriyor. Bu bilgi, tedavi protokollerimizi gözden geçirmemize ve gerektiğinde düzenlemeler yapmamıza olanak sağlıyor. Sensörlerden aldığımız diğer önemli bir bilgi de hastanın hedefte geçirdiği zaman. Genel olarak şeker düzeylerinin 70-180 mg/dl arasında seyrettiği süreyi bize veren ‘Hedefte Geçen Zaman’ aralığının, günün 24 saatinin en az yüzde 70’ini kapsaması gerekir. Bu cihazlar sayesinde hastalarımızın hedefte geçen zaman miktarını, hedefin üstü ya da altı geçen zaman miktarlarını, günlük dalgalanmaları, ortalama günlük, haftalık, 14 günlük ve aylık şeker düzeylerini görebiliyoruz. Tahmini HbA1C (üç aylık şeker ortalaması) düzeyini öngörebiliyoruz. Bu hem hekimler olarak bizlerin tedavilerini yeniden gözden geçirme olanağı sunuyor hem de hastalarımızla olan iş birliğimizi artırıyor” dedi.
Sensör teknolojisini kullanan bireyler daha iyi bir HbA1C düzeyine sahip
Sensör sayesinde diyabetli bireylerin parmak ucu delmeden günün 24 saatinde glukoz düzeyleri hakkında bilgi alabilecek rahatlığa erişebildiklerinin altını çizen Prof. Dr. Okan Bakıner; “Bu teknoloji ile hastalarımız, hipoglisemi ve hiperglisemi uyarı sistemi ile kan şekerinde ani düşüş ve yükselmelere karşı önlem alabilecek duruma geldiler. Özellikle de ‘gece kan şekerim düşerse ne olur’ korkusunu yendiler. Yaşlı ve çocuk hastalarda çok daha kritik önem taşıyan bu durumun kolaylıkla kontrol altında tutulabilmesi hasta yakınlarına da büyük kolaylık sağlıyor. Yapılan çalışmalar sensör teknolojisini kullanan hastaların daha iyi HbA1C düzeylerine sahip olduğunu ve daha az gün içi glukoz değişkenliği yaşadığını gösteriyor. Diyet ve egzersiz gibi zorunlu yaşam tarzı değişikliklerine hasta uyumunun arttığını da çalışmalardan görüyoruz. Erken dönemden itibaren sensör teknolojisi kullanan hastalarda küçük ve büyük damar hastalıkları ile ilgili diyabet komplikasyonlarının azaldığını gözlemliyoruz. Üstelik sensör teknolojisi, artık sadece Tip 1 diyabetli bireyler için değil, insülin kullanan Tip 2 diyabetik hastalar ve hatta gebelerde bile önerilen bir yöntem haline geldi. Sensörlerin maliyeti de günümüzde daha erişilebilir durumda. Bu noktada özellikle tedaviye uyum sorunu yaşayan hastalar için sensör teknolojisi devrim niteliğinde” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Okan Bakıner'den sensör teknolojisi ile etkin diyabet yönetimi
Prof. Dr. Okan Bakıner, Tip 1 ve Tip 2 diyabetli bireylerde sensör kullanmanın avantajlarına dikkat çekti.
Diyabet yönetimindeki teknolojik gelişmeler, hastaların yaşam kalitesini yükseltmek ve tedavi süreçlerini daha etkin hale getirmek açısından büyük önem taşıyor. Özellikle sensör teknolojisi, cilt altı sıvısındaki glukoz seviyelerini düzenli aralıklarla ölçerek diyabetli bireylere ve sağlık profesyonellerine ayrıntılı bilgi sağlıyor. Bu sayede, hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabet yönetiminde daha kapsamlı bir glukoz kontrolü sağlandığını söyleyen Prof. Dr. Okan Bakıner, son araştırmaların da sensör kullanımının her iki diyabet türünde de komplikasyon risklerini minimize ettiğini ve böylelikle hastaların günlük yaşamlarını daha kolay yönettiklerini ortaya koyduğunu belirtti.
Sensör teknolojisi, etkin diyabet yönetimi adına hem hastalar hem de hekimler için vazgeçilmez hale geldi. Sürekli glukoz takibi imkânı sunmanın yanı sıra ani değişimlere hızla müdahale edilmesine olanak sağlayan sensörler, uzun vadede sağlık sonuçlarını iyileştirme açısından diyabet tedavisinde devrim niteliği taşıyor. Bu teknolojinin hastalar ve doktorlar için büyük kolaylık sağladığına dikkat çeken Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Okan Bakıner, Tip 1 ve Tip 2 diyabetli bireylerde sensör kullanımının önemini şu sözlerle anlattı: “Sensörler, kan glukoz düzeylerine çok yakın seviyelerde olan cilt altı sıvısındaki glukozu çok sık aralıklarla ölçüyor. Bu teknoloji, gün içerisinde parmak delmeden hastanın istediği andaki glukoz düzeyi ile ilgili ayrıntılı bilgiler veriyor. Hastalarımız yemek öncesi ve yemek sonrası, gece ya da günün herhangi bir anında glukoz düzeyleri ile ilgili bilgiye sahip olabiliyor. Bu şekilde kullanıcılar hem karbonhidrat sayımı öncesi temel avantajları elde ediyor hem de şekerin aşırı düşmeye ya da yükselmeye başladığı anları sensörden gelen uyarılarla fark edip önlem alabiliyor. Ayrıca günlük şeker grafiklerini inceleyerek, glukoz seviyelerindeki sorunların bazal insülin dozlarından mı yoksa bolus insülin uygulamalarının yetersizliğinden mi kaynaklandığını tespit etmek mümkün oluyor. Sensörler sayesinde beslenmeye bağlı glukoz değişiklikleri anında fark edilerek gerekli ayarlamalar hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Bu durum, hem tedavi süreçlerinin daha hassas yönetilmesine hem de hastaların daha stabil bir glukoz kontrolü sağlamasına katkı sağlıyor. Dolayısıyla hem hasta hem de hekim insülin doz ayarlarını kolaylıkla yapabiliyor veya beslenmenin yarattığı değişiklikleri görüp diyet uyumunu artırabiliyor. Pompa kullanan Tip 1 diyabetli hastalarda pompalara entegre sensörler sayesinde akıllı güncel pompalar şekerin düşme ya da yükselme hızına göre insülin gönderme hızını ayarlayabiliyor. Bu sistemler bir çeşit yarı otomatik yapay pankreas olarak görev yapabiliyor. Yine pompalar sensörden aldıkları bilgiyle ani şeker düşüklüğü olan hipoglisemiye girmeden insülin göndermeyi yavaşlatıp durdurabiliyor. Bu da hastalarımızın adına en korktuğumuz sorun olan hipoglisemiyi yaşamalarını önlüyor.”
Tip 2 diyabetli hastalar sürekli parmak delme derdinden kurtuluyor
Sensör teknolojisinin Tip 2 diyabetli bireylerin yaşam kalitesini büyük oranda etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Okan Bakıner; “Bu teknolojinin en büyük avantajlarından biri hastaların sürekli parmak delme ihtiyacı duymadan gün içerisindeki glukoz seviyelerini takip edebilmeleri. Glukozdaki ani düşüş ve yükselmeleri, sensörlerin akıllı telefonlarına gönderdiği uyarılarla anında fark eden hastalar, hızla önlem alarak olası komplikasyonların önüne geçebiliyor. Bu anlık geri bildirimler diyabet yönetiminde büyük bir kolaylık sağlarken hastaların yaşam kalitesini de önemli ölçüde artırıyor. Ayrıca Tip 2 diyabetik hastaların önemli bir bölümünde maalesef diyete uyum sorunu görüyoruz. Sensörler sayesinde bu hastalar, hangi gıdaların glukozda ani ve aşırı yükselmeye neden olduğunu görebiliyor ve buna göre beslenmelerini yeniden düzenleyebiliyor. Hekim olarak bizler hem hastanın telefonundan hem de istersek kendi bilgisayar ekranımızdan hastamızın günlük glukoz değerlerini, grafiklerini ve ani şeker oynamalarını takip ederek tedavi düzenlememizi çok daha rahat ve doğru biçimde yapabiliyoruz” şeklinde konuştu.
Sensörler sayesinde hasta-hekim iş birliği artıyor
Sensörlerin hekimlere sunduğu avantajlara da değinen Prof. Dr. Okan Bakıner; “Sensörlerin bize sunduğu en büyük avantaj hastalarımızın günlük, haftalık, 14 günlük ve aylık şeker çizelgelerini detaylı bir şekilde görebilmemiz. Bu sayede anlık ve günlük dalgalanmaları çok daha iyi anlayabiliyoruz. Ayrıca, sensör cihazları gün içerisindeki ani şeker düşüş zamanlarını tam saatleriyle bildiriyor. Bu bilgi, tedavi protokollerimizi gözden geçirmemize ve gerektiğinde düzenlemeler yapmamıza olanak sağlıyor. Sensörlerden aldığımız diğer önemli bir bilgi de hastanın hedefte geçirdiği zaman. Genel olarak şeker düzeylerinin 70-180 mg/dl arasında seyrettiği süreyi bize veren ‘Hedefte Geçen Zaman’ aralığının, günün 24 saatinin en az yüzde 70’ini kapsaması gerekir. Bu cihazlar sayesinde hastalarımızın hedefte geçen zaman miktarını, hedefin üstü ya da altı geçen zaman miktarlarını, günlük dalgalanmaları, ortalama günlük, haftalık, 14 günlük ve aylık şeker düzeylerini görebiliyoruz. Tahmini HbA1C (üç aylık şeker ortalaması) düzeyini öngörebiliyoruz. Bu hem hekimler olarak bizlerin tedavilerini yeniden gözden geçirme olanağı sunuyor hem de hastalarımızla olan iş birliğimizi artırıyor” dedi.
Sensör teknolojisini kullanan bireyler daha iyi bir HbA1C düzeyine sahip
Sensör sayesinde diyabetli bireylerin parmak ucu delmeden günün 24 saatinde glukoz düzeyleri hakkında bilgi alabilecek rahatlığa erişebildiklerinin altını çizen Prof. Dr. Okan Bakıner; “Bu teknoloji ile hastalarımız, hipoglisemi ve hiperglisemi uyarı sistemi ile kan şekerinde ani düşüş ve yükselmelere karşı önlem alabilecek duruma geldiler. Özellikle de ‘gece kan şekerim düşerse ne olur’ korkusunu yendiler. Yaşlı ve çocuk hastalarda çok daha kritik önem taşıyan bu durumun kolaylıkla kontrol altında tutulabilmesi hasta yakınlarına da büyük kolaylık sağlıyor. Yapılan çalışmalar sensör teknolojisini kullanan hastaların daha iyi HbA1C düzeylerine sahip olduğunu ve daha az gün içi glukoz değişkenliği yaşadığını gösteriyor. Diyet ve egzersiz gibi zorunlu yaşam tarzı değişikliklerine hasta uyumunun arttığını da çalışmalardan görüyoruz. Erken dönemden itibaren sensör teknolojisi kullanan hastalarda küçük ve büyük damar hastalıkları ile ilgili diyabet komplikasyonlarının azaldığını gözlemliyoruz. Üstelik sensör teknolojisi, artık sadece Tip 1 diyabetli bireyler için değil, insülin kullanan Tip 2 diyabetik hastalar ve hatta gebelerde bile önerilen bir yöntem haline geldi. Sensörlerin maliyeti de günümüzde daha erişilebilir durumda. Bu noktada özellikle tedaviye uyum sorunu yaşayan hastalar için sensör teknolojisi devrim niteliğinde” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Haftanın popüler haberleri
Manisa BBB Ferdi Zeyrek, son yolculuğuna uğurlandı
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, son yolculuğuna uğurlandı.
Ne Eğitimde Ne İstihdamda Ne Yetiştirmede Olan Gençler problem mi?
İTOSAM, İstanbul’da Ne Eğitimde Ne İstihdamda Ne Yetiştirmede Olan Gençler (NEİY) başlıklı araştırma raporunu yayınladı.
KOSGEB İş Geliştirme Desteği başvuruları devam ediyor
2025 yılının 2. dönem başvuruları 2-30 Haziran 2025 tarihinde gerçekleşecek.
Gümrüklerde kaçakçılık ve uyuşturucuya karşı amansız mücadele
Ticaret Bakanlığı 5 ayda 26 milyar 449 milyon Türk Lirası tutarındaki kaçakçılığı önledi.
Nilüfer Çevikel, Dosabsiad Başkanlığını Onur Kutlualp'e devretti
İş dünyasının önde gelen temsilcilerinin yoğun katılım gösterdiği kurulda, DOSABSİAD Başkanlığı bayrağını üyelerin oy birliğiyle Onur Kutlualp devraldı.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 136 yaşında
6 Haziran 1889 tarihinde kurulan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 136’ıncı yaşını kutluyor.
Sağlık sektöründe elektronik kimlik doğrulama başladı
1 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Türkiye genelindeki tüm vakıf ve özel sağlık kuruluşlarında çipli kimlik kartı ve parmak iziyle kimlik doğrulama zorunlu hale gelecek.
TCL, Arsenal ile olan sponsorluğunun kapsamını genişletti
TCL, Arsenal Futbol Kulübü ile olan iş birliğini küresel ölçekte genişlettiğini duyurdu.
AstraZeneca devrim yaratan 80+ onkoloji çalışmasını açıkladı
AstraZeneca, ASCO'da 80'den fazla yeni onkoloji çalışmasının sonuçlarını paylaştı.
IFS, Gartner Raporunda Kurumsal Varlık Yönetiminde lider
IFS, Gartner Raporunda Kurumsal Varlık Yönetimi kategorisinde lider konumda!
Esiad Başkanı Sibel Zorlu, Ege'nin AI potansiyelini değerlendirdi
Sibel Zorlu, İzmir ve Manisa'nın yapay zeka potansiyelini değerlendirdi.
Jülide Çağlı, Bacacı Holding Kurumsal İletişim Direktörü oldu
Bacacı Yatırım Holding’in Kurumsal İletişim Direktörü Jülide Çağlı oldu.
Hava yolunu ilk 5 ayda 85,4 milyon yolcu kullandı
Hava yolunu ocak-mayıs döneminde 85,4 milyon yolcu kullandı.
EPDK 12 şirkete lisans verdi
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 12 şirkete lisans verirken, 5 şirketin lisansını sonlandırdı.
Mayısta en fazla aylık reel getiri mevduat faizinde oldu
TÜFE ile indirgendiğinde mayısta en yüksek aylık reel getiri yüzde 1,8 ile mevduat faizinde (brüt) gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bayram mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tüm vatandaşlarımın ve gönül coğrafyamızdaki her bir kardeşimin bayramını tebrik ediyorum.
Çin'den Pakistan'a rüzgar ve güneş güç sağlamak için destek
Çin'in pil fazlası, Pakistan'a güç sağlamak için kullanılıyor.
Trump, 12 ülke vatandaşının ABD'ye girmesini yasakladı
Trump, 12 ülkenin vatandaşlarının ABD'ye girmesini yasaklayan kararı imzaladı.
Mali, neden altın madenciliği çalışmalarını askıya aldı
Mali, hava koşulları nedeniyle bireysel altın madenciliği çalışmalarını askıya aldı.
Kurban etleri hızlı soğutulmamalı
Prof. Dr. Osman Sağdıç, sağlık için kurban kesimi, parçalanması, tüketimi konularında uyarılarda bulundu.
Alman şirketlerinde yapay zeka işten çıkarmalara sebep olacak
Almanya'da her dört şirketten birinin, yapay zeka kullanımı nedeniyle gelecek 5 yıl içinde işten çıkarmaların olmasını beklediği belirtildi.
Palandöken'den Kurban Bayramı mesajı
TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Kurban Bayramı öncesi birlik beraberlik mesajı yayınladı.
Havalimanlarında Kurban Bayramı yoğunluğu
Tüm yurtta havalimanlarında yoğunluk yaşanıyor. İstanbul ve Sabiha Gökçen havalimanlarında da Kurban Bayramı tatili dolayısıyla yolcu yoğunluğu yaşanıyor.
Otobüs firmaları bayram yoğunluğundan memnun
Yoğunluk yaşanan otogarlardan birisi de Esenler'deki Büyük İstanbul Otogarı. Otobüs firmaları yoğunluktan memnun.
Türkiye'nin harcama kalıpları değişti
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılı Hanehalkı Tüketim Harcaması verilerini paylaştı.
Atasun Optik'e En Mutlu İş Yeri ödülü
Atasun Optik üçüncü kez “En Mutlu İş Yeri” seçildi.
DHL Raporu: Yapay zeka ve sosyal medya e-ticareti dönüştürüyor
Yapay zeka ve sosyal medya, Türkiye’de online alışverişi yeniden şekillendiriyor.
İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik ödülleri sahiplerini buldu
Kaleseramik Vakfı (KSV) tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nın (İBSG) kazananları açıklandı.
Sosyal medyada en başarılı şirketler Baykar, Aselsan, Tabii
Sosyal medya performansı en yüksek markalar belli oldu.
Ayhan Sincek: Çocukların geleceğine umut Erken BES
Çocukların finansal geleceğine yapılan yatırımın önemi her geçen gün artıyor.
Artemis Halı’dan ekolojik katkı
Artemis Halı’dan 31 milyon liralık yatırımla 61.924 ağaçlık ekolojik katkı.
Almanya'da 1.8 milyonu aşan iş gücü açığı fırsat mı?
Almanya'daki işçi açığı büyük bir fırsat yaratıyor.
Align Technology, yeni bir pazarlama girişimi başlattı
Align Technology, 20 milyon Invisalign gülümsemesinden ilham alan yeni bir pazarlama girişimini başlattı.
Texhibition İstanbul 10 Eylül'de başlıyor
Trendler, inovasyon ve sürdürülebilirlik bu fuarda bir araya geliyor.
BDDK, Aytemiz Yatırım Bankası'na faaliyet izni verdi
BDDK, Aytemiz Yatırım Bankası AŞ'ye faaliyet izni verdi.
BDDK, Halk Katılım Bankası'nIn kurulmasına izin verdi
BDDK, Halk Katılım Bankası AŞ'nin kurulmasına izin verdi.
Stellantis yeni CQO olarak Sebastien Jacquet'i görevlendirdi
Stellantis N.V., yeni Kalite Direktörü (Chief Quality Officer) olarak Sebastien Jacquet'i görevlendirdi.
Güney Kore Devlet Başkanlığına Lee Jae-myung seçildi
Güney Kore'de Lee Jae-myung, Devlet Başkanı seçildi.
10. Yargı Paketi, TBMM'de kabul edildi
10. Yargı Paketi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi
Uyuşturucu baronlarına geçit yok! Gürbulak'ta tarihi operasyon
Ticaret Bakanlığı gümrük muhafaza ekipleri,Gürbulak Gümrük Kapısı'nda, tek seferde 1 ton 870 kilogram uyuşturucu ele geçirerek tarihi bir operasyona imza attı.