Gelişmekte olan ülkelere desteklerin arttırılmasına dikkat çekti
Gelişmekte olan ülkelere desteklerin arttırılmasına dikkat çekti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 bitiş basın toplantısında "Gelişmekte olan ülkelere finansman ve teknoloji transferinin arttırılmasına dikkat çektik" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 11.09.2023 09:10
Haber Güncellenme Tarihi: 11.09.2023 09:10
Kaynak:
AA
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de düzenlenen 18'inci G20 Liderler Zirvesi'nin sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Erdoğan, Fas'ta meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi.
Erdoğan, ülkesi ve milleti adına tüm Fas halkına "geçmiş olsun" dileğinde bulunduğunu belirterek, "Daha 6 ay önce asrın felaketini yaşamış bir ülke olarak tüm imkanlarımızla Faslı kardeşlerimize yardıma hazırız. 18. G20 Liderler Zirvesi'ni Hindistan'ın ev sahipliğinde tamamlamış bulunuyoruz. Bu vesileyle dönem başkanlığı görevini başarıyla icra eden Hindistan'ı, şahsım, milletim adına tebrik ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri misafirperverlik için Başbakan Sayın Modi başta olmak üzere emeği geçen herkese müteşekkirim." diye konuştu.
Bu seneki zirvenin temasının "Tek Dünya, Tek Aile ve Tek Gelecek" olduğunu hatırlatan Erdoğan, zirve oturumlarının ilkinde gezegenin karşılaştığı çevre sorunlarını istişare ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan, iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve üçlü gezegen krizinin etkisini daha fazla hissettirdiğini anlatarak, orman yangınlarından, sel felaketlerine, kuraklıktan ısınmaya kadar geniş bir yelpazede bunun yıkıcı sonuçlarını gördüklerini söyledi.
"Nükleer ve hidrojen yatırımlarında önemli adımlar atıyoruz"
Türkiye'nin özellikle sera gazı salınımlarında sorumluluğunun oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Erdoğan, buna rağmen Türkiye olarak dünyanın ve insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren bu hayati meselede elini taşın altına koyduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris İklim Anlaşması'na '2053 net sıfır emisyon' ve 'yeşil kalkınma' hedefleriyle en anlamlı katkıyı yapan ülkeler arasında olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Hem yenilenebilir enerji hem de nükleer ve hidrojen yatırımlarında önemli adımlar atıyoruz. Yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa 5'incisi dünya 12'ncisiyiz. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarında attığımız adımlar, yıllık 90 milyon ton karbon eş değeri sera gazı emisyonunu engelledi. '2053 yılı net sıfır emisyon' hedefimiz doğrultusunda 2030 senesine kadarki emisyon azaltma hedefimizi iki katına çıkardık. Çölleşme ve erozyonla mücadelede dünyanın lider ülkelerinden biriyiz. Geniş bir alanda hayata geçirdiğimiz projelerle daha yeşil, daha temiz, daha yaşanabilir bir Türkiye ve dünya için çalışıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde hayata geçirilen Sıfır Atık Projesinin bu süreçte bir dönüm noktası olduğunu anlatarak, "Dünya Ortak Evimiz" sloganıyla yürütülen projenin 3'ü Birleşmiş Milletler ofis ve programlarından olmak üzere 5 uluslararası ödüle layık görüldüğünü söyledi.
"Gelişmekte olan ülkelere finansman ve teknoloji transferinin arttırılmasına dikkat çektik"
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla Sıfır Atık Projesinin küresel bir harekete dönüştüğünü aktaran Erdoğan, "Bu kararla 30 Mart 'Uluslararası Sıfır Atık Günü' olarak ilan edildi. Önerimiz sayesinde G20 bildirgesinde sıfır atık girişimlerinin önemine dikkat çekildi. Zirvenin ilk oturumunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki yük paylaşımının adil bir şekilde yapılmasının önemini vurguladık. Ayrıca gelişmekte olan ülkelere yönelik finansman ve teknoloji transferinin arttırılmasının ehemmiyetine dikkat çektik." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bundan sonra da dünyanın korunması için çalışmaya devam edeceklerini dile getirerek, "Tek Aile başlıklı ikinci oturumda hiç kimsenin geride bırakılmaması, buradan hareketle küresel dayanışmayı güçlendirmeye yönelik çabalarımızı aktardık. Mülteciler ve yerinden edilmiş kişilerin kendi ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşleri için yapılması gerekenleri ifade ettik." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hususun altını özellikle çizmek istediğini söyledi.
"İnancımız, kültürümüz ve kökenimiz ne olursa olsun hepimiz 8 milyarlık büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir parça ekmek ve su bulamadıkları için çocukların öldüğü, her yıl on binlerce umut yolcusunun çöllerde hayatını kaybettiği, denizlerimizin hızla devasa bir mülteci mezarlığına dönüştüğü, savaşlar ve çatışmalar dolayısıyla milyonların evlerini terk ettiği, onca retoriğe rağmen insan hayatının giderek değersizleştiği, ezcümle hemen yanı başımızda yürek parçalayıcı trajedilerin yaşandığı bir dünyada, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Bir tarafta 735 milyon kişi açlıkla mücadele ederken, diğer tarafta lüks, şatafat ve israf alıp başını gitmişse burada çok ciddi bir sorun var demektir."
"Türkiye olarak, biz bu adaletsizliklere itiraz ediyoruz"
Erdoğan, gelinen noktada Afrika'dan Asya'ya milyarlarca insanın bir avuç elitin keyfi ve refahı için çok kötü şartlarda çalıştığını ve ter döktüğünü kaydederek, "Bu ne adildir ne insanidir ne de vicdanidir. Sorunlarımızın sebebi kaynak kıtlığı değildir, merhamet eksikliğidir." dedi.
Türkiye olarak bu adaletsizliklere itiraz ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Milli gelire oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesiyiz. Ülkemize sığınan 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura sahip çıkıyoruz. Suriye'nin kuzeyini terör örgütlerinden temizleyerek, bu bölgede kardeş ülkelerin desteğiyle kalıcı konutlar inşa ederek, eğitimden güvenliğe her alanda ihtiyaçları gidererek, insanları göçe zorlayan asıl nedenleri kaynağında ortadan kaldırıyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, şimdiye kadar 600 bine yakın Suriyelinin güvenli, gönüllü, insan onuruna yakışan bir şekilde vatanına geri döndüğünü, projelerinin hayata geçmesiyle de bu sayının daha da artacağını dile getirdi.
"33 milyon ton tahıl uluslararası piyasalara ulaştırıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 yıldır devam eden ve yüz binlerce insanın canına mal olan Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için yoğun çaba harcadıklarını söyledi.
Tarafları aynı masa etrafında toplayan İstanbul sürecinden, esir takaslarına ve Karadeniz Girişimi'ne kadar pek çok diplomatik hamleye imza attıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Karadeniz Girişimi çerçevesinde, 33 milyon ton tahıl uluslararası piyasalara ulaştırıldı. Girişim sayesinde gıda krizinin daha fazla derinleşmesinin önüne geçtik. Şahsi temaslarımız sonucunda, girişim 3 kez uzatıldı. Hafta başında, pazartesi günü Sayın Putin'in daveti üzerine Soçi'ye yaptığım ziyarette bu meseleyi kendisiyle bir kez daha enine boynuna konuştuk." değerlendirmesinde bulundu.
"Karadeniz'de sükuneti bozacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz"
Rusya-Katar ve Türkiye olarak gıda sıkıntısı çeken Afrika ülkelerine yönelik 1 milyon ton tahılın işlenerek, ulaştırılmasına önem verdiklerine vurgu yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
"El ele vererek bunu gerçekleştireceğiz. Tahıl meselesinde Rusya'yı dışlayan bir sürecin sürdürülebilir olma ihtimali çok düşüktür. Karadeniz'de sükuneti bozacak, bölgede gerilimi tırmandıracak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz. Bugüne kadar Montrö'yü titizlikle uygulayarak ve taraflarla sürekli diyalog halinde kalarak, böyle bir duruma mahal vermedik. Küresel gıda güvenliğine katkı için yakın zamanda Gıda Güvenliği Çalışma Grubu'nu toplayacağız. Gerek Rusya gerek Ukrayna gerekse Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumla yakın temas içinde olmayı sürdüreceğiz. Zirve bildirgesinde ülkemizin tüm bu çabalarından hakkıyla bahsedildi."
Erdoğan, zirvede ayrıca Afrika Birliği'nin G20'ye daimi üyelik talebinin Türkiye'nin de güçlü desteğiyle karara bağlandığını ifade ederek, "Afrika Birliği'nin şahsında tüm Afrikalı kardeşlerimizin G20 üyeliğinin hayırlı olmasını diliyor, kendilerine aramıza hoş geldiniz diyorum." şeklinde konuştu.
"Müslümanları ve mültecileri hedef alan saldırılar tahammül sınırlarını aştı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek dünya, tek aile ve tek gelecek" idealine en büyük zararı tıpkı bir veba gibi yayılan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığının verdiğini belirtti.
Müslümanları ve mültecileri hedef alan saldırıların kimi Batı ülkelerinde artık tahammül sınırlarını aştığını, bazı yerlerde de nefret furyasına dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan ülkelerin çoğu bu barbarlık karşısında maalesef üç maymunu oynamaktır. Polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakılması fikir özgürlüğü değil, çok açık bir provokasyondur, nefret suçudur. Hiç kimse bizden buna sessiz ve tepkisiz kalmamızı bekleyemez. İnsanlığın ortak geleceği adına İslam düşmanlığının yükseldiği tüm ülkelerin, bu konuda artık daha kararlı politikalar izlemesi gerektiğine inanıyorum. Mevzuatla ilgili bir açık varsa giderilmelidir. Kanun gerekiyorsa süratle yapılmalıdır. Uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olarak, 'Dost acı söyler' prensibinden hareketle hakikatleri tüm açıklığıyla söylemeyi görev biliyoruz. Bununla birlikte başta Birleşmiş Milletler olmak üzere üyesi bulunduğumuz platformlarda bu konuyu gündeme getiriyoruz."
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 15 Mart'ın "İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü" olarak kabul edilmesine katkı sağladıklarını kaydeden Erdoğan, "Gerek İnsan Hakları Konseyinin gerekse Genel Kurulun, Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılarla ilgili kararları bu minvalde önemlidir. Kimi ülkelerin, bu eylemler karşısında çeşitli idari ve hukuki tedbirler aldığını görüyor, bundan da memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizin teklif ve gayretleriyle, kutsal kitaplara saldırı G20 bildirisinde de kınanmıştır." dedi.
Erdoğan, insani değerleri savunan, insan hak ve hürriyetlerine önem veren, farklı inanç mensuplarının barış içinde yaşayabileceğine inanan herkesi, Türkiye'nin çabalarına destek vermeye çağırdığını ifade etti.
"Hindistan ile başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ciddi bir potansiyele sahibiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl MIKTA'nın 10. kuruluş yıl dönümünün idrak edildiğini belirterek, "Endonezya'nın dönem başkanlığında liderler olarak, MIKTA'nın son 10 yılını ve geleceğe dair planlarımızı gözden geçirdik. Ziyaretim çerçevesinde Sayın Hindistan Başbakanı Modi ile ikili bir görüşmemiz oldu. Güney Asya'daki en büyük ticaret ortağımız olan Hindistan ile başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ciddi bir potansiyele sahibiz." dedi.
Özellikle seçim belirsizliğinin geride kalmasıyla birlikte bu potansiyeli en üst seviyede hayata geçirebilecek imkana kavuşulduğuna inandığını anlatan Erdoğan, "Yüzde 90'ları bulan rekor katılımla gerçekleşen 14-28 Mayıs seçimleri, hem Türk demokrasisinin gücünü hem de milletimizin iktidarımıza olan güvenini teyit etti. Attığımız her adımla bu güveni daha da perçinliyoruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çarşamba günü kamuoyuyla paylaştıkları Orta Vadeli Program'ın, hem içeride hem yurt dışında takdirle karşılandığını gördüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dünya Bankası tarafından yapılan açıklama, Türkiye ekonomisine duyulan güvenin bir tezahürüdür. Dünya Bankası Grubu 17 milyar dolarlık yatırım paketinin üzerine, 18 milyar dolarlık yeni bir yatırım paketi daha ekledi. Böylece bankanın, Türkiye'de önümüzdeki 3 yıl içinde planladığı yatırımların büyüklüğü 35 milyar dolara ulaşacak. Ülkemize yönelik önyargılar kırıldıkça, Dünya Bankası'na yeni kurumlar eklenecektir. Ekonomimizdeki başarılarla birlikte uluslararası yatırımların daha da arttığını hep birlikte göreceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir taraftan 6 Şubat depremlerinin yaralarını süratle sararken, diğer taraftan da Türkiye Yüzyılı hedeflerinden asla kopmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, ziyaretinin, diğer hususların yanında, büyüyen ve güçlenen Türkiye gerçeğinin daha iyi anlaşılmasına vesile olduğu kanaatine vardığını söyledi.
Zirvenin ev sahibi Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin yanı sıra iki günlük zirve boyunca pek çok ikili görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, bu kapsamda Japonya Başbakanı Kişida Fumio, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı ve Abu Dabi Emiri Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Olaf Scholz, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz El Suud, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga ile son derece verimli görüşmeleri olduğunu aktardı.
Erdoğan, iki gün boyunca gerçekleştirdikleri tüm istişarelerin hayırlı olmasını temenni etti. Hindistan Dönem Başkanlığına teşekkürlerini sunan Erdoğan, görevi devralan Brezilya'ya da başarılar diledi.
"Süratle bu projeyi hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz"
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'yla ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Her şeyden önce bu koridorla ilgili çalışmamızda, Körfez ülkeleri buna dahil, Irak buna dahil ve Türkiye üzerinden böyle bir koridorun açılmasıyla Körfezi, Basra'dan Avrupa'ya bağlayan bir koridor. Bu koridorla ilgili özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Türkiye burada hassas davranıyoruz ve süratle de bu projeyi hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz. Şu an itibarıyla Dışişleri Bakanlarımız, Ulaştırma Bakanlarımız müşterek bir çalışmanın içerisine girerek, bunu birkaç ay içerisinde uygulamaya geçirmenin gayreti içinde olacağız."
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşmesi sorulan Erdoğan, ağırlıklı olarak Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin yarınlarına yönelik ne gibi adımlar atılacağının üzerinde durduklarını, siyasi, ekonomik, kültürel birçok konuyu aralarında görüştüklerini aktardı.
"Bölgeyi sükunete davet etmekten başka çaremiz yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki son duruma ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"Bununla ilgili bugün Sayın İlham Aliyev'le de görüşme yaptım. Bu görüşmeden sonra da yarın büyük ihtimalle Sayın Paşinyan'la da (Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan) bir görüşmem olacak. Bölgeyi sükunete davet etmekten başka çaremiz yok. Fakat burada özellikle Hankendi'de, Karabağ'da şu anda atılan bu adımlar, doğru adımlar değil. Bunu kabullenmek, mümkün de değil. Nitekim, Avrupa Birliği üyesi ülkeler de bunu kabullenmiyor. Charles Michel'le de (AB Konseyi Başkanı) yaptığım görüşmede, onlar da bu gelişmelere olumlu yaklaşmıyorlar. Tabii biz de buna olumlu bakmıyoruz. Nitekim yarın yapacağımız görüşmede, Sayın Paşinyan'a da bu konuda uyarı yapmalarını ve kesinlikle böyle bir seçimi kabullenmenin mümkün olmadığını onlara da ifade edeceğiz. Şu ana kadar görüştüğümüz tüm dost, Batılı ülkeler vesaire böyle bir şeyi zaten seçimi kabullenmiyorlar. 'Bu olacak bir iş değil. Kabul edilebilecek bir seçim değil.' diyorlar."
"Fakirlikle mücadelede özellikle Afrika ülkelerine yönelik adımlarımızı atmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'dan tahıl sevkiyatına yönelik eleştirilerle ilgili bir soruya şöyle yanıt verdi:
"Doğrusu ben bu eleştirilere katılmıyorum. Çünkü 33 milyon ton, Rusya şu ana kadar Karadeniz koridorundan tahıl ithali yaptı. Fakat burada bir gerçek var, yani bunun yüzde 44'ünü Batı aldı, yüzde 14'ü bize geldi. Bunun yüzde 14'ü Afrika ülkelerine gitti. Sayın Putin'in buradaki ısrarı, 'Batı bize verdiği sözleri tutmadı.' diyor. 'Biz ücretsiz olarak bilabedel bu tahılı verelim. Türkiye olarak siz bunu una çevirin. Katar'ı da yanımıza alalım. Bu şekilde fakir Afrika ülkelerine biz bu tahılı gönderelim.' diyor. Sayın Putin'in en son pazartesi günü yaptığımız görüşmede de ısrarla üzerinde durduğu, 'Fakir ülkelere bu tahılı göndermeye ben varım bilabedel.' Biz de aynı şekilde düşünüyoruz. Katar aynı şekilde düşünüyor. Bu şekilde bu süreci işletmekten yanayız. Bu konuda Sayın Putin şimdilik 1 milyon tonu kabullendi. Burada da Sayın Lavrov'la yaptığım görüşmede yine ifade ettim, 'Bunu, 1 milyon tonu bu şekilde bırakmayalım. Yeniden bunu arttırmanın gayreti içerisinde olalım. Çünkü gerçekten fakir Afrika ülkeleri buraya bakıyor. Acaba Rusya'dan ne kadar tahıl gelir?' 'Bunun üzerinde düşünelim.' dediler. Biz de telefon diplomasisiyle de olsa çalışmaya devam edeceğiz. Dışişleri Bakanım aynı şekilde bu süreci takip edecek. Çünkü biz fakirlikle mücadelede özellikle Afrika ülkelerine yönelik bu adımlarımızı atmaya devam edeceğiz."
Soçi ziyareti hatırlatılan Erdoğan, "Putin'in tahıl anlaşması için iki isteğinden bahsetmiştiniz. Bununla ilgili olarak BM'nin çalışma yürüteceğini ifade ettiniz. Söz konusu çalışmalara ilişkin Sayın Guterres ile burada görüşme imkanınız oldu mu. Tahıl koridorunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Yeniden tahıl koridorunun işlevsel hale gelmesinde ümitsiz değilim, yine bu süreç başlayabilir. Ancak Guterres'in bir mektubu var. Kendisinden bu mektubu güncelleyen ikinci bir mektubun gönderilmesi noktasında bir talebimiz olacak. Bu gerek sigorta gerekse swiftle ilgili olarak bunu güncellemesiyle burada yeni bir gelişme olabilir. Bunun da takipçisi olacağız."
Afrika Birliği'nin G20'ye üye olduğunun hatırlatılması ve "Bunu adil dünya için bir adım olarak değerlendiriyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Doğrusu bu gelişmeler bana göre olumlu, güzel bir gelişme. Hele hele Afrika'nın buraya bu şekilde üye olması bu süreci daha da bana göre canlandırdı diye düşünüyorum. Bu konuyla ilgili olarak kabul büyük bir alkışla karşılık buldu. Bu da tabii bizi ayrıca heyecanlandırdı." diye konuştu.
Erdoğan, bundan sonraki süreçte ilgili ülkelerin Afrika'yla olan münasebetlerini çok daha dikkatli, çok daha hassas yürüteceğini düşündüğünü belirterek, temennilerinin ise ilişkileri daha da canlı hale getirmek ve bu süreci canlı tutmak olduğunu ifade etti.
Biden'la F-16 teması
Zirvede, ABD Başkanı Joe Biden ile F-16'yla ilgili bir teması olup olmadığı sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada da Sayın Biden'la bir görüşmemiz ayaküstü de olsa oldu. Orada F-16 konusunu da görüştük. Tabii F-16 konusunda maalesef dostlar işi alıyorlar, götürüyorlar, 'İsveç de İsveç' diyorlar. Şimdi bu şekilde yaklaşım bizi ciddi manada üzmektedir. Böyle dendiği zaman benim vereceğim bir cevap var. Siz her şeyi kongre kongre diyorsunuz. Benim de kongrem var. Benim kongrem neresi? Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden bu tür bir karar geçmediği sürece benim 'evet' demem mümkün değil. Tek başıma karar verecek noktada değilim. Meclisimden geçmesi lazım. İsveç'in üzerine düşen görevleri yerine getirmesi lazım. O da üstüne düşen görevleri yerine getirmediği sürece tabii ki ben Meclisimin vereceği kararı beklemek durumundayım."
Putin ve Şi'nin zirveye katılmaması
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in zirveye katılmaması hatırlatılan Erdoğan, "İkili görüşmelerde bu konu gündeme geldi mi? İki liderin yokluğu zirveye nasıl yansıdı? Sizce gelecek G20 Zirvesi'nde bu iki lideri görebilecek miyiz?" şeklindeki soruyu da her iki lideri de temsilen Dışişleri Bakanlarının zirvede bulunduğu yanıtını verdi.
Çin Başbakanı Li Çiang ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşmediğini ama Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la uzun uzadıya bir görüşme yaptığını aktaran Erdoğan, "Konuyla ilgili gerek Rusya'nın buradaki duruşuyla ilgili zaten pazartesi günü Soçi'de de görüşmelerimiz olmuştu. Burada da bu görüşmeleri yaptık. Tabii ki Şi Cinping'in de burada olması isabetli olurdu ama kendilerini temsilen başbakanı gönderdiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bizler bulunacağız. Orada birçok liderler şüphesiz ki yine bulunacak. Onlardan da gelenlerle orada görüşmelerimiz muhakkak etraflıca olacaktır." diye Konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetin boşluk kabul etmeyeceğini, kendilerinin siyasette bu boşluklara fırsat vermeyeceklerini dile getirdi.
"(Türkiye-BAE) Şu anda ilişkilerimiz güçlü bir konumdadır"
Erdoğan, "Gelinen aşamada Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? BAE, Orta Doğu, Avrupa ve Hindistan arasındaki ekonomik koridorun geliştirilmesine nasıl katkıda bulundu?" sorusu üzerine, özellikle Orta Doğu'yla ilgili koridor çalışmasında BAE dahil, Suudi Arabistan, Irak, Türkiye birlikte bu çalışmayı yürüteceklerini dile getirdi.
Bunun için de zaman kaybına tahammülleri olmadığını belirten Erdoğan, hızla bunu devam ettireceklerini aktardı.
Erdoğan, son Körfez seyahatinde 50 milyar doların üzerinde tutarı olan 13 anlaşma imzaladıklarını anımsatarak, "Bu 13 anlaşmayla özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasındaki işbirliği çok daha güçlü bir noktaya taşındı, çok daha farklı bir konuma geldi. Burada da Muhammed Bin Zayed'le yine etraflıca bir ikili görüşmemiz oldu. Bundan sonraki süreçte de bu görüşmelerimizi gerek bakan arkadaşlarımız, gerekse şahsım devam ettireceğiz. Şu anda ilişkilerimiz güçlü bir konumdadır." ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen bölgelerdeki son durumla ilgili soru üzerine Erdoğan, "Öncelikle deprem bölgesine yönelik depremzedelerin bir an önce konutlarına kavuşabilmesi için çalışmalarımızı çok yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz ve hedefimiz köy evleri, normal konutlar, bunları 1 yıl ile 2 yıl içerisinde tamamlamak. Şu anda ilgili Bakan arkadaşım ekipleriyle TOKİ, bu çalışmaları sürdürüyor. Dikey mimari değil daha çok yatay mimariyle bu konutları yapacağız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'na ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"'Tek Kuşak Tek Yol', biliyorsunuz Çin'in bir projesiydi. Bu projeyi Çin takip ediyor, devam ediyor ama diğeri ise daha çok Körfez ülkelerinin sahiplendiği, bizim de içinde olduğumuz, Türkiye, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, hep birlikte attığımız bir adım. Temenni ediyorum ki bütün bunlar tarihteki İpek Yolu'yla koordineli bir adım. En güzel şekilde bunun neticesini almak için kararlı olmamız lazım, çalışmamız lazım. Gerek altyapı gerek üstyapı çalışmalarını da sürdürmemiz gerekiyor. Bunları yaptığımız takdirde kısa zamanda netice alacağımıza inanıyorum."
Ev sahibi ülke Hindistan'ın Başbakanı Narendra Modi'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'nda barışı sağlama adına attığı adımlara ilişkin soruyla ilgili Erdoğan, herkesin gayretinin karşılığını alacağını, Modi'nin de kendisine göre bu alanda attığı bazı adımların olduğunu ifade etti.
Erdoğan, kendisinin de bu alanda attığı adımların olduğunu hatırlatarak, "Pazartesi günü Soçi'de olduğumu söyledim ve Soçi'de heyetler arası görüşmeler yaptık, Sayın Putin'le benim ikili görüşmem oldu. Bütün bunların hepsi acaba Rusya ile Ukrayna arasındaki bu savaşı nasıl durdururuz? Nasıl buna noktayı koyarız ve bölgeyi bir barış bölgesi haline yeniden getiririz? Derdimiz bu." değerlendirmesinde bulundu.
"Bizi 50 yıldır AB üyesi ülkeler hep oyalamıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel'le görüşmesi hatırlatılarak AB'ye katılımla ilgili Türkiye'nin perspektifinin sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabii ki yani şu an Michel ile neyi görüşeceksin? AB'yi görüşeceksin. Görüştük ama Sayın Michel'in tek başına karar verme yetkisi yok. O da tabii bütün AB üyesi ülkelerle görüşerek bir karar vermenin gayreti içerisinde. Bizi 50 yıldır AB üyesi ülkeler hep oyalamıştır, bugün de oyalıyorlar, hala oyalamaya devam ediyorlar. Oyalasalar da oyalamasalar da Türkiye Türkiye'dir, biz yolumuza devam ederiz."
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oleg Nikolenko'nun G20 Sonuç Bildirgesi’nden memnun olmadığını söylediğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Onu yine kendisine sormak lazım. Biz gurur duyulacak bir deklarasyon olduğuna inandık ve altına imzalarımızı koyduk, hayırlı olsun." dedi.
"5 üyenin iki dudağının arasına dünyayı sıkıştırmayalım"
Erdoğan, Hindistan'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki (BMGK) hedefiyle ilgili soru üzerine de şunları söyledi:
"Hindistan gibi bir ülkenin orada bulunmasından iftihar ederiz ama biliyorsunuz dünya 5'ten büyüktür. 'Dünya 5'ten büyüktür.' derken burada sadece ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa, 5 ülke olsun istemiyoruz. Şu anda gerek daimi üyeler gerekse geçici üyeler, madem ki bunlar 5+15, biz diyoruz ki tamamı burada daimi üye olsun, dönüşümlü olsun ve dünyada şu anda mevcut Birleşmiş Milletler'deki 195 üyenin hepsini daimi üye yapacak hale gelelim, dönüşümlü olarak. Madem ki dünya beşten büyüktür, burada hepsi de daimi üye olmak suretiyle bunun tadını alsın. 5 tane üyenin iki dudağının arasına dünyayı sıkıştırmayalım. Tüm dünyada Birleşmiş Milletler'de şu anda bulunan ülkeler, daimi-geçici ayrımına tabi olmadan, burada daimi üye olursa inanıyorum ki tüm dünya bundan mutluluk duyacaktır."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gelişmekte olan ülkelere desteklerin arttırılmasına dikkat çekti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 bitiş basın toplantısında "Gelişmekte olan ülkelere finansman ve teknoloji transferinin arttırılmasına dikkat çektik" dedi.
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de düzenlenen 18'inci G20 Liderler Zirvesi'nin sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Erdoğan, Fas'ta meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi.
Erdoğan, ülkesi ve milleti adına tüm Fas halkına "geçmiş olsun" dileğinde bulunduğunu belirterek, "Daha 6 ay önce asrın felaketini yaşamış bir ülke olarak tüm imkanlarımızla Faslı kardeşlerimize yardıma hazırız. 18. G20 Liderler Zirvesi'ni Hindistan'ın ev sahipliğinde tamamlamış bulunuyoruz. Bu vesileyle dönem başkanlığı görevini başarıyla icra eden Hindistan'ı, şahsım, milletim adına tebrik ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri misafirperverlik için Başbakan Sayın Modi başta olmak üzere emeği geçen herkese müteşekkirim." diye konuştu.
Bu seneki zirvenin temasının "Tek Dünya, Tek Aile ve Tek Gelecek" olduğunu hatırlatan Erdoğan, zirve oturumlarının ilkinde gezegenin karşılaştığı çevre sorunlarını istişare ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan, iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve üçlü gezegen krizinin etkisini daha fazla hissettirdiğini anlatarak, orman yangınlarından, sel felaketlerine, kuraklıktan ısınmaya kadar geniş bir yelpazede bunun yıkıcı sonuçlarını gördüklerini söyledi.
"Nükleer ve hidrojen yatırımlarında önemli adımlar atıyoruz"
Türkiye'nin özellikle sera gazı salınımlarında sorumluluğunun oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Erdoğan, buna rağmen Türkiye olarak dünyanın ve insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren bu hayati meselede elini taşın altına koyduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris İklim Anlaşması'na '2053 net sıfır emisyon' ve 'yeşil kalkınma' hedefleriyle en anlamlı katkıyı yapan ülkeler arasında olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Hem yenilenebilir enerji hem de nükleer ve hidrojen yatırımlarında önemli adımlar atıyoruz. Yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa 5'incisi dünya 12'ncisiyiz. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarında attığımız adımlar, yıllık 90 milyon ton karbon eş değeri sera gazı emisyonunu engelledi. '2053 yılı net sıfır emisyon' hedefimiz doğrultusunda 2030 senesine kadarki emisyon azaltma hedefimizi iki katına çıkardık. Çölleşme ve erozyonla mücadelede dünyanın lider ülkelerinden biriyiz. Geniş bir alanda hayata geçirdiğimiz projelerle daha yeşil, daha temiz, daha yaşanabilir bir Türkiye ve dünya için çalışıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde hayata geçirilen Sıfır Atık Projesinin bu süreçte bir dönüm noktası olduğunu anlatarak, "Dünya Ortak Evimiz" sloganıyla yürütülen projenin 3'ü Birleşmiş Milletler ofis ve programlarından olmak üzere 5 uluslararası ödüle layık görüldüğünü söyledi.
"Gelişmekte olan ülkelere finansman ve teknoloji transferinin arttırılmasına dikkat çektik"
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla Sıfır Atık Projesinin küresel bir harekete dönüştüğünü aktaran Erdoğan, "Bu kararla 30 Mart 'Uluslararası Sıfır Atık Günü' olarak ilan edildi. Önerimiz sayesinde G20 bildirgesinde sıfır atık girişimlerinin önemine dikkat çekildi. Zirvenin ilk oturumunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki yük paylaşımının adil bir şekilde yapılmasının önemini vurguladık. Ayrıca gelişmekte olan ülkelere yönelik finansman ve teknoloji transferinin arttırılmasının ehemmiyetine dikkat çektik." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bundan sonra da dünyanın korunması için çalışmaya devam edeceklerini dile getirerek, "Tek Aile başlıklı ikinci oturumda hiç kimsenin geride bırakılmaması, buradan hareketle küresel dayanışmayı güçlendirmeye yönelik çabalarımızı aktardık. Mülteciler ve yerinden edilmiş kişilerin kendi ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşleri için yapılması gerekenleri ifade ettik." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hususun altını özellikle çizmek istediğini söyledi.
"İnancımız, kültürümüz ve kökenimiz ne olursa olsun hepimiz 8 milyarlık büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir parça ekmek ve su bulamadıkları için çocukların öldüğü, her yıl on binlerce umut yolcusunun çöllerde hayatını kaybettiği, denizlerimizin hızla devasa bir mülteci mezarlığına dönüştüğü, savaşlar ve çatışmalar dolayısıyla milyonların evlerini terk ettiği, onca retoriğe rağmen insan hayatının giderek değersizleştiği, ezcümle hemen yanı başımızda yürek parçalayıcı trajedilerin yaşandığı bir dünyada, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Bir tarafta 735 milyon kişi açlıkla mücadele ederken, diğer tarafta lüks, şatafat ve israf alıp başını gitmişse burada çok ciddi bir sorun var demektir."
"Türkiye olarak, biz bu adaletsizliklere itiraz ediyoruz"
Erdoğan, gelinen noktada Afrika'dan Asya'ya milyarlarca insanın bir avuç elitin keyfi ve refahı için çok kötü şartlarda çalıştığını ve ter döktüğünü kaydederek, "Bu ne adildir ne insanidir ne de vicdanidir. Sorunlarımızın sebebi kaynak kıtlığı değildir, merhamet eksikliğidir." dedi.
Türkiye olarak bu adaletsizliklere itiraz ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Milli gelire oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesiyiz. Ülkemize sığınan 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura sahip çıkıyoruz. Suriye'nin kuzeyini terör örgütlerinden temizleyerek, bu bölgede kardeş ülkelerin desteğiyle kalıcı konutlar inşa ederek, eğitimden güvenliğe her alanda ihtiyaçları gidererek, insanları göçe zorlayan asıl nedenleri kaynağında ortadan kaldırıyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, şimdiye kadar 600 bine yakın Suriyelinin güvenli, gönüllü, insan onuruna yakışan bir şekilde vatanına geri döndüğünü, projelerinin hayata geçmesiyle de bu sayının daha da artacağını dile getirdi.
"33 milyon ton tahıl uluslararası piyasalara ulaştırıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 yıldır devam eden ve yüz binlerce insanın canına mal olan Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için yoğun çaba harcadıklarını söyledi.
Tarafları aynı masa etrafında toplayan İstanbul sürecinden, esir takaslarına ve Karadeniz Girişimi'ne kadar pek çok diplomatik hamleye imza attıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Karadeniz Girişimi çerçevesinde, 33 milyon ton tahıl uluslararası piyasalara ulaştırıldı. Girişim sayesinde gıda krizinin daha fazla derinleşmesinin önüne geçtik. Şahsi temaslarımız sonucunda, girişim 3 kez uzatıldı. Hafta başında, pazartesi günü Sayın Putin'in daveti üzerine Soçi'ye yaptığım ziyarette bu meseleyi kendisiyle bir kez daha enine boynuna konuştuk." değerlendirmesinde bulundu.
"Karadeniz'de sükuneti bozacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz"
Rusya-Katar ve Türkiye olarak gıda sıkıntısı çeken Afrika ülkelerine yönelik 1 milyon ton tahılın işlenerek, ulaştırılmasına önem verdiklerine vurgu yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
"El ele vererek bunu gerçekleştireceğiz. Tahıl meselesinde Rusya'yı dışlayan bir sürecin sürdürülebilir olma ihtimali çok düşüktür. Karadeniz'de sükuneti bozacak, bölgede gerilimi tırmandıracak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz. Bugüne kadar Montrö'yü titizlikle uygulayarak ve taraflarla sürekli diyalog halinde kalarak, böyle bir duruma mahal vermedik. Küresel gıda güvenliğine katkı için yakın zamanda Gıda Güvenliği Çalışma Grubu'nu toplayacağız. Gerek Rusya gerek Ukrayna gerekse Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumla yakın temas içinde olmayı sürdüreceğiz. Zirve bildirgesinde ülkemizin tüm bu çabalarından hakkıyla bahsedildi."
Erdoğan, zirvede ayrıca Afrika Birliği'nin G20'ye daimi üyelik talebinin Türkiye'nin de güçlü desteğiyle karara bağlandığını ifade ederek, "Afrika Birliği'nin şahsında tüm Afrikalı kardeşlerimizin G20 üyeliğinin hayırlı olmasını diliyor, kendilerine aramıza hoş geldiniz diyorum." şeklinde konuştu.
"Müslümanları ve mültecileri hedef alan saldırılar tahammül sınırlarını aştı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek dünya, tek aile ve tek gelecek" idealine en büyük zararı tıpkı bir veba gibi yayılan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığının verdiğini belirtti.
Müslümanları ve mültecileri hedef alan saldırıların kimi Batı ülkelerinde artık tahammül sınırlarını aştığını, bazı yerlerde de nefret furyasına dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan ülkelerin çoğu bu barbarlık karşısında maalesef üç maymunu oynamaktır. Polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakılması fikir özgürlüğü değil, çok açık bir provokasyondur, nefret suçudur. Hiç kimse bizden buna sessiz ve tepkisiz kalmamızı bekleyemez. İnsanlığın ortak geleceği adına İslam düşmanlığının yükseldiği tüm ülkelerin, bu konuda artık daha kararlı politikalar izlemesi gerektiğine inanıyorum. Mevzuatla ilgili bir açık varsa giderilmelidir. Kanun gerekiyorsa süratle yapılmalıdır. Uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olarak, 'Dost acı söyler' prensibinden hareketle hakikatleri tüm açıklığıyla söylemeyi görev biliyoruz. Bununla birlikte başta Birleşmiş Milletler olmak üzere üyesi bulunduğumuz platformlarda bu konuyu gündeme getiriyoruz."
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 15 Mart'ın "İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü" olarak kabul edilmesine katkı sağladıklarını kaydeden Erdoğan, "Gerek İnsan Hakları Konseyinin gerekse Genel Kurulun, Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılarla ilgili kararları bu minvalde önemlidir. Kimi ülkelerin, bu eylemler karşısında çeşitli idari ve hukuki tedbirler aldığını görüyor, bundan da memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizin teklif ve gayretleriyle, kutsal kitaplara saldırı G20 bildirisinde de kınanmıştır." dedi.
Erdoğan, insani değerleri savunan, insan hak ve hürriyetlerine önem veren, farklı inanç mensuplarının barış içinde yaşayabileceğine inanan herkesi, Türkiye'nin çabalarına destek vermeye çağırdığını ifade etti.
"Hindistan ile başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ciddi bir potansiyele sahibiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl MIKTA'nın 10. kuruluş yıl dönümünün idrak edildiğini belirterek, "Endonezya'nın dönem başkanlığında liderler olarak, MIKTA'nın son 10 yılını ve geleceğe dair planlarımızı gözden geçirdik. Ziyaretim çerçevesinde Sayın Hindistan Başbakanı Modi ile ikili bir görüşmemiz oldu. Güney Asya'daki en büyük ticaret ortağımız olan Hindistan ile başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ciddi bir potansiyele sahibiz." dedi.
Özellikle seçim belirsizliğinin geride kalmasıyla birlikte bu potansiyeli en üst seviyede hayata geçirebilecek imkana kavuşulduğuna inandığını anlatan Erdoğan, "Yüzde 90'ları bulan rekor katılımla gerçekleşen 14-28 Mayıs seçimleri, hem Türk demokrasisinin gücünü hem de milletimizin iktidarımıza olan güvenini teyit etti. Attığımız her adımla bu güveni daha da perçinliyoruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çarşamba günü kamuoyuyla paylaştıkları Orta Vadeli Program'ın, hem içeride hem yurt dışında takdirle karşılandığını gördüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dünya Bankası tarafından yapılan açıklama, Türkiye ekonomisine duyulan güvenin bir tezahürüdür. Dünya Bankası Grubu 17 milyar dolarlık yatırım paketinin üzerine, 18 milyar dolarlık yeni bir yatırım paketi daha ekledi. Böylece bankanın, Türkiye'de önümüzdeki 3 yıl içinde planladığı yatırımların büyüklüğü 35 milyar dolara ulaşacak. Ülkemize yönelik önyargılar kırıldıkça, Dünya Bankası'na yeni kurumlar eklenecektir. Ekonomimizdeki başarılarla birlikte uluslararası yatırımların daha da arttığını hep birlikte göreceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir taraftan 6 Şubat depremlerinin yaralarını süratle sararken, diğer taraftan da Türkiye Yüzyılı hedeflerinden asla kopmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, ziyaretinin, diğer hususların yanında, büyüyen ve güçlenen Türkiye gerçeğinin daha iyi anlaşılmasına vesile olduğu kanaatine vardığını söyledi.
Zirvenin ev sahibi Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin yanı sıra iki günlük zirve boyunca pek çok ikili görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, bu kapsamda Japonya Başbakanı Kişida Fumio, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı ve Abu Dabi Emiri Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Olaf Scholz, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz El Suud, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga ile son derece verimli görüşmeleri olduğunu aktardı.
Erdoğan, iki gün boyunca gerçekleştirdikleri tüm istişarelerin hayırlı olmasını temenni etti. Hindistan Dönem Başkanlığına teşekkürlerini sunan Erdoğan, görevi devralan Brezilya'ya da başarılar diledi.
"Süratle bu projeyi hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz"
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'yla ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Her şeyden önce bu koridorla ilgili çalışmamızda, Körfez ülkeleri buna dahil, Irak buna dahil ve Türkiye üzerinden böyle bir koridorun açılmasıyla Körfezi, Basra'dan Avrupa'ya bağlayan bir koridor. Bu koridorla ilgili özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Türkiye burada hassas davranıyoruz ve süratle de bu projeyi hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz. Şu an itibarıyla Dışişleri Bakanlarımız, Ulaştırma Bakanlarımız müşterek bir çalışmanın içerisine girerek, bunu birkaç ay içerisinde uygulamaya geçirmenin gayreti içinde olacağız."
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşmesi sorulan Erdoğan, ağırlıklı olarak Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin yarınlarına yönelik ne gibi adımlar atılacağının üzerinde durduklarını, siyasi, ekonomik, kültürel birçok konuyu aralarında görüştüklerini aktardı.
"Bölgeyi sükunete davet etmekten başka çaremiz yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki son duruma ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"Bununla ilgili bugün Sayın İlham Aliyev'le de görüşme yaptım. Bu görüşmeden sonra da yarın büyük ihtimalle Sayın Paşinyan'la da (Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan) bir görüşmem olacak. Bölgeyi sükunete davet etmekten başka çaremiz yok. Fakat burada özellikle Hankendi'de, Karabağ'da şu anda atılan bu adımlar, doğru adımlar değil. Bunu kabullenmek, mümkün de değil. Nitekim, Avrupa Birliği üyesi ülkeler de bunu kabullenmiyor. Charles Michel'le de (AB Konseyi Başkanı) yaptığım görüşmede, onlar da bu gelişmelere olumlu yaklaşmıyorlar. Tabii biz de buna olumlu bakmıyoruz. Nitekim yarın yapacağımız görüşmede, Sayın Paşinyan'a da bu konuda uyarı yapmalarını ve kesinlikle böyle bir seçimi kabullenmenin mümkün olmadığını onlara da ifade edeceğiz. Şu ana kadar görüştüğümüz tüm dost, Batılı ülkeler vesaire böyle bir şeyi zaten seçimi kabullenmiyorlar. 'Bu olacak bir iş değil. Kabul edilebilecek bir seçim değil.' diyorlar."
"Fakirlikle mücadelede özellikle Afrika ülkelerine yönelik adımlarımızı atmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'dan tahıl sevkiyatına yönelik eleştirilerle ilgili bir soruya şöyle yanıt verdi:
"Doğrusu ben bu eleştirilere katılmıyorum. Çünkü 33 milyon ton, Rusya şu ana kadar Karadeniz koridorundan tahıl ithali yaptı. Fakat burada bir gerçek var, yani bunun yüzde 44'ünü Batı aldı, yüzde 14'ü bize geldi. Bunun yüzde 14'ü Afrika ülkelerine gitti. Sayın Putin'in buradaki ısrarı, 'Batı bize verdiği sözleri tutmadı.' diyor. 'Biz ücretsiz olarak bilabedel bu tahılı verelim. Türkiye olarak siz bunu una çevirin. Katar'ı da yanımıza alalım. Bu şekilde fakir Afrika ülkelerine biz bu tahılı gönderelim.' diyor. Sayın Putin'in en son pazartesi günü yaptığımız görüşmede de ısrarla üzerinde durduğu, 'Fakir ülkelere bu tahılı göndermeye ben varım bilabedel.' Biz de aynı şekilde düşünüyoruz. Katar aynı şekilde düşünüyor. Bu şekilde bu süreci işletmekten yanayız. Bu konuda Sayın Putin şimdilik 1 milyon tonu kabullendi. Burada da Sayın Lavrov'la yaptığım görüşmede yine ifade ettim, 'Bunu, 1 milyon tonu bu şekilde bırakmayalım. Yeniden bunu arttırmanın gayreti içerisinde olalım. Çünkü gerçekten fakir Afrika ülkeleri buraya bakıyor. Acaba Rusya'dan ne kadar tahıl gelir?' 'Bunun üzerinde düşünelim.' dediler. Biz de telefon diplomasisiyle de olsa çalışmaya devam edeceğiz. Dışişleri Bakanım aynı şekilde bu süreci takip edecek. Çünkü biz fakirlikle mücadelede özellikle Afrika ülkelerine yönelik bu adımlarımızı atmaya devam edeceğiz."
Soçi ziyareti hatırlatılan Erdoğan, "Putin'in tahıl anlaşması için iki isteğinden bahsetmiştiniz. Bununla ilgili olarak BM'nin çalışma yürüteceğini ifade ettiniz. Söz konusu çalışmalara ilişkin Sayın Guterres ile burada görüşme imkanınız oldu mu. Tahıl koridorunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Yeniden tahıl koridorunun işlevsel hale gelmesinde ümitsiz değilim, yine bu süreç başlayabilir. Ancak Guterres'in bir mektubu var. Kendisinden bu mektubu güncelleyen ikinci bir mektubun gönderilmesi noktasında bir talebimiz olacak. Bu gerek sigorta gerekse swiftle ilgili olarak bunu güncellemesiyle burada yeni bir gelişme olabilir. Bunun da takipçisi olacağız."
Afrika Birliği'nin G20'ye üye olduğunun hatırlatılması ve "Bunu adil dünya için bir adım olarak değerlendiriyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Doğrusu bu gelişmeler bana göre olumlu, güzel bir gelişme. Hele hele Afrika'nın buraya bu şekilde üye olması bu süreci daha da bana göre canlandırdı diye düşünüyorum. Bu konuyla ilgili olarak kabul büyük bir alkışla karşılık buldu. Bu da tabii bizi ayrıca heyecanlandırdı." diye konuştu.
Erdoğan, bundan sonraki süreçte ilgili ülkelerin Afrika'yla olan münasebetlerini çok daha dikkatli, çok daha hassas yürüteceğini düşündüğünü belirterek, temennilerinin ise ilişkileri daha da canlı hale getirmek ve bu süreci canlı tutmak olduğunu ifade etti.
Biden'la F-16 teması
Zirvede, ABD Başkanı Joe Biden ile F-16'yla ilgili bir teması olup olmadığı sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada da Sayın Biden'la bir görüşmemiz ayaküstü de olsa oldu. Orada F-16 konusunu da görüştük. Tabii F-16 konusunda maalesef dostlar işi alıyorlar, götürüyorlar, 'İsveç de İsveç' diyorlar. Şimdi bu şekilde yaklaşım bizi ciddi manada üzmektedir. Böyle dendiği zaman benim vereceğim bir cevap var. Siz her şeyi kongre kongre diyorsunuz. Benim de kongrem var. Benim kongrem neresi? Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden bu tür bir karar geçmediği sürece benim 'evet' demem mümkün değil. Tek başıma karar verecek noktada değilim. Meclisimden geçmesi lazım. İsveç'in üzerine düşen görevleri yerine getirmesi lazım. O da üstüne düşen görevleri yerine getirmediği sürece tabii ki ben Meclisimin vereceği kararı beklemek durumundayım."
Putin ve Şi'nin zirveye katılmaması
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in zirveye katılmaması hatırlatılan Erdoğan, "İkili görüşmelerde bu konu gündeme geldi mi? İki liderin yokluğu zirveye nasıl yansıdı? Sizce gelecek G20 Zirvesi'nde bu iki lideri görebilecek miyiz?" şeklindeki soruyu da her iki lideri de temsilen Dışişleri Bakanlarının zirvede bulunduğu yanıtını verdi.
Çin Başbakanı Li Çiang ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşmediğini ama Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la uzun uzadıya bir görüşme yaptığını aktaran Erdoğan, "Konuyla ilgili gerek Rusya'nın buradaki duruşuyla ilgili zaten pazartesi günü Soçi'de de görüşmelerimiz olmuştu. Burada da bu görüşmeleri yaptık. Tabii ki Şi Cinping'in de burada olması isabetli olurdu ama kendilerini temsilen başbakanı gönderdiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bizler bulunacağız. Orada birçok liderler şüphesiz ki yine bulunacak. Onlardan da gelenlerle orada görüşmelerimiz muhakkak etraflıca olacaktır." diye Konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetin boşluk kabul etmeyeceğini, kendilerinin siyasette bu boşluklara fırsat vermeyeceklerini dile getirdi.
"(Türkiye-BAE) Şu anda ilişkilerimiz güçlü bir konumdadır"
Erdoğan, "Gelinen aşamada Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? BAE, Orta Doğu, Avrupa ve Hindistan arasındaki ekonomik koridorun geliştirilmesine nasıl katkıda bulundu?" sorusu üzerine, özellikle Orta Doğu'yla ilgili koridor çalışmasında BAE dahil, Suudi Arabistan, Irak, Türkiye birlikte bu çalışmayı yürüteceklerini dile getirdi.
Bunun için de zaman kaybına tahammülleri olmadığını belirten Erdoğan, hızla bunu devam ettireceklerini aktardı.
Erdoğan, son Körfez seyahatinde 50 milyar doların üzerinde tutarı olan 13 anlaşma imzaladıklarını anımsatarak, "Bu 13 anlaşmayla özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasındaki işbirliği çok daha güçlü bir noktaya taşındı, çok daha farklı bir konuma geldi. Burada da Muhammed Bin Zayed'le yine etraflıca bir ikili görüşmemiz oldu. Bundan sonraki süreçte de bu görüşmelerimizi gerek bakan arkadaşlarımız, gerekse şahsım devam ettireceğiz. Şu anda ilişkilerimiz güçlü bir konumdadır." ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen bölgelerdeki son durumla ilgili soru üzerine Erdoğan, "Öncelikle deprem bölgesine yönelik depremzedelerin bir an önce konutlarına kavuşabilmesi için çalışmalarımızı çok yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz ve hedefimiz köy evleri, normal konutlar, bunları 1 yıl ile 2 yıl içerisinde tamamlamak. Şu anda ilgili Bakan arkadaşım ekipleriyle TOKİ, bu çalışmaları sürdürüyor. Dikey mimari değil daha çok yatay mimariyle bu konutları yapacağız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'na ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"'Tek Kuşak Tek Yol', biliyorsunuz Çin'in bir projesiydi. Bu projeyi Çin takip ediyor, devam ediyor ama diğeri ise daha çok Körfez ülkelerinin sahiplendiği, bizim de içinde olduğumuz, Türkiye, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, hep birlikte attığımız bir adım. Temenni ediyorum ki bütün bunlar tarihteki İpek Yolu'yla koordineli bir adım. En güzel şekilde bunun neticesini almak için kararlı olmamız lazım, çalışmamız lazım. Gerek altyapı gerek üstyapı çalışmalarını da sürdürmemiz gerekiyor. Bunları yaptığımız takdirde kısa zamanda netice alacağımıza inanıyorum."
Ev sahibi ülke Hindistan'ın Başbakanı Narendra Modi'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'nda barışı sağlama adına attığı adımlara ilişkin soruyla ilgili Erdoğan, herkesin gayretinin karşılığını alacağını, Modi'nin de kendisine göre bu alanda attığı bazı adımların olduğunu ifade etti.
Erdoğan, kendisinin de bu alanda attığı adımların olduğunu hatırlatarak, "Pazartesi günü Soçi'de olduğumu söyledim ve Soçi'de heyetler arası görüşmeler yaptık, Sayın Putin'le benim ikili görüşmem oldu. Bütün bunların hepsi acaba Rusya ile Ukrayna arasındaki bu savaşı nasıl durdururuz? Nasıl buna noktayı koyarız ve bölgeyi bir barış bölgesi haline yeniden getiririz? Derdimiz bu." değerlendirmesinde bulundu.
"Bizi 50 yıldır AB üyesi ülkeler hep oyalamıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel'le görüşmesi hatırlatılarak AB'ye katılımla ilgili Türkiye'nin perspektifinin sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabii ki yani şu an Michel ile neyi görüşeceksin? AB'yi görüşeceksin. Görüştük ama Sayın Michel'in tek başına karar verme yetkisi yok. O da tabii bütün AB üyesi ülkelerle görüşerek bir karar vermenin gayreti içerisinde. Bizi 50 yıldır AB üyesi ülkeler hep oyalamıştır, bugün de oyalıyorlar, hala oyalamaya devam ediyorlar. Oyalasalar da oyalamasalar da Türkiye Türkiye'dir, biz yolumuza devam ederiz."
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oleg Nikolenko'nun G20 Sonuç Bildirgesi’nden memnun olmadığını söylediğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Onu yine kendisine sormak lazım. Biz gurur duyulacak bir deklarasyon olduğuna inandık ve altına imzalarımızı koyduk, hayırlı olsun." dedi.
"5 üyenin iki dudağının arasına dünyayı sıkıştırmayalım"
Erdoğan, Hindistan'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki (BMGK) hedefiyle ilgili soru üzerine de şunları söyledi:
"Hindistan gibi bir ülkenin orada bulunmasından iftihar ederiz ama biliyorsunuz dünya 5'ten büyüktür. 'Dünya 5'ten büyüktür.' derken burada sadece ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa, 5 ülke olsun istemiyoruz. Şu anda gerek daimi üyeler gerekse geçici üyeler, madem ki bunlar 5+15, biz diyoruz ki tamamı burada daimi üye olsun, dönüşümlü olsun ve dünyada şu anda mevcut Birleşmiş Milletler'deki 195 üyenin hepsini daimi üye yapacak hale gelelim, dönüşümlü olarak. Madem ki dünya beşten büyüktür, burada hepsi de daimi üye olmak suretiyle bunun tadını alsın. 5 tane üyenin iki dudağının arasına dünyayı sıkıştırmayalım. Tüm dünyada Birleşmiş Milletler'de şu anda bulunan ülkeler, daimi-geçici ayrımına tabi olmadan, burada daimi üye olursa inanıyorum ki tüm dünya bundan mutluluk duyacaktır."
Kaynak: AA
Haftanın popüler haberleri
Nihat Bayız ve Utku Barış Pazar, “En Etkin 50 Teknoloji Lideri” listesinde
Arçelik'ten Nihat Bayız ve Utku Barış Pazar, DataExpert iş birliğinde BMI tarafından hazırlanan “En Etkin 50 Teknoloji Lideri” listesinde yer aldı.
Konya Atık İhtisas OSB çalışmaları hızlandı
Konya’nın Çeltik ilçesinde kurulması planlanan Atık İhtisas OSB’ye ilişkin değerlendirme ziyaretinde çalışmaların hızlandırılması için mutabakata varıldı.
Luis Monreal'e Lufthansa Group'ta global görev
Luis Monreal, Lufthansa Group Airlines Orta Doğu Satış Direktörü olarak atandı.
Castrol TUCA’nın Pazarlama Direktörü Cansu Taç Ekmekçiler oldu
Cansu Taç Ekmekçiler, Castrol TUCA’nın yeni Pazarlama Direktörü olarak göreve başladı.
Difaş Fırçalarının sahibi Muammer Yüceler vefat etti
Yücel İş Plastik Sanayi, Difaş Diş Fırça Sanayi ve Sataş A.Ş. gibi önemli şirketlerin kurucusu olan Yüceler'in vefat ettiği duyuruldu.
Mehmet Şimşek: KKM’den çıkış kesintisiz sürüyor
Bakan Mehmet Şimşek, Makro finansal istikrarı güçlendiren politikalar sayesinde KKM’den çıkışın kesintisiz sürdüğünü duyurdu.
Stars of Region yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu
Uluslararası Ekonomi Zirvesi’nin ikinci gününde Stars of Region yarışmasının ödülleri de sahiplerini buldu. Yarışmanın birincisi Carbon Gate Co-Founder oldu.
Kadın girişimciler İyi İşler Festivali’nde buluştu
İyi İşler programından bu yıl 27 kadın mezun oldu.
Boyner Holding kurucularından Osman Boyner vefat etti
Türk Tekstil ve moda dünyasının duayen ismi Osman Boyner, 99 yaşında yaşamını yitirdi.
IEA Başkanı Birol'dan kritik minerallerde tekelleşme uyarısı
IEA Başkanı Fatih Birol, temiz enerji geçişi için kritik minerallerin tedarikinde çeşitliliğin sağlanması gerektiğini belirterek tekelleşmenin önlenmesi gerektiğini vurguladı.
Mahmurcan Aslı Akdaş Dinamik Isı'daki görevinden istifa etti
Dinamik Isı şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Mahmurcan Aslı Akdaş'ın istifasıyla boşalan göreve Alp Akif Akdaş'ın atandığını duyurdu.
Pınar Su ve İçecek'e Rekabet Kurulundan 5 milyon liraya yakın ceza
Pınar Su ve İçecek Sanayi, Rekabet Kurulunun 4.877.401,33-TL idari para cezası verdiğini duyurdu.
Recep Süleyman Özdil, Halkbank YK Başkanlığına devam ediyor
Halkbank yaptığı olağan genel kurul toplantısı sonrası yönetim kurulu görev dağılımını duyurdu.
Kamilhan Süleyman Yazıcı, Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı seçildi
Coca Cola İçecek A.Ş. gerçekleştirdiği Olağan Genel Kurul Toplantısı sonrası Yönetim Kurulu görev dağılımını duyurdu
Taha Aksoy, Çimbeton YK Başkanlığına seçildi
Çimbeton, Yönetim Kurulu Başkanlığına Taha Aksoy'un seçildiğini duyurdu.
Mart ayındaki rekor sıcaklıklar, iklim hedeflerine tehdit
Rekor Mart Sıcaklıkları, Küresel İklim Hedeflerini Zorluyor.
Protel'in İnsan ve Kültür Direktörü Selin Güzel oldu
Protel'in İnsan ve Kültür Direktörlüğüne insan kaynakları alanında 15 yılı aşkın deneyime sahip olan Selin Güzel atandı.
Çin, hizmet sektörünü genişletmek için plan yayımladı
Çin, ülkenin hizmet sektörünü daha da genişletmek için bir plan yayımladı ve uygulama mağazası hizmetleri için yabancı sermaye oranı kısıtlamalarını kaldırmayı önerdi.
Tarkim Yönetim Kurulu Başkanlığına Veysel Tolga Atik seçildi
Tarkim, Yönetim Kurulu görev dağılımı yaptığını duyurdu.
UEFA Başkanı Ceferin: İstanbul'da harika turnuvalar bekliyoruz
Ceferin, 2026 UEFA Avrupa Ligi ve 2027 UEFA Konferans Ligi finallerinin yaklaştığını ve 2032'deki Avrupa Şampiyonası'nın da "ufukta" gözüktüğünü kaydetti.
UEFA İstanbul Ofisi törenle açıldı
UEFA İstanbul Ofisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra UEFA Başkanı Aleksander Ceferin ve çok sayıda yerli ve yabancı misafirin katılımıyla açıldı.
Panasonic Tawers G4 ile otomotiv üretiminde dijitalleşme
Panasonic TAWERS G4 Kaynak Robotu Sistemi, otomotiv üreticisinin dijitalleşmesini destekliyor.
Petrol Ofisi “Düşük Karbon Kahramanı” ödülünü kazandı
Petrol Ofisi Grubu Maxima Hybrid motor yağı serisiyle “Düşük Karbon Kahramanı” ödülüne layık görüldü.
Çukurova Isı’nın geleneksel bayi toplantısı İstanbul’da yapıldı
Çukurova Isı, 15-17 Nisan tarihleri arasında Lazzoni Hotel İstanbul’da düzenlediği geleneksel bayi toplantısında 100’ü aşkın bayi temsilcisi ile buluştu.
Netaş, ideaNex İnovasyon Platformu ile çalışan fikirlerini destekliyor
Netaş, çalışanların yenilikçi fikirlerini geliştirebileceği ideaNex platformunu kullanıma sunarak, kurum içi inovasyon kültürünü güçlendirmeyi amaçlıyor.
TD Synnex’ten çalışan refahına yeni teknoloji destekli yatırım
TD SYNNEX, çalışanlarının psikolojik, mali, hukuki ve vergisel konularda 7/24 destek alabileceği LEAP hizmetini yeni mobil uygulama ile kullanıma sundu.
Anadolu Isuzu’dan Şanlıurfa’ya 25 Citiport teslimatı
Anadolu Isuzu, modern tasarıma ve erişilebilirliğe sahip 25 adet Citiport otobüsü Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’ne teslim ederek toplu taşımaya katkı sağladı.
Masraf yönetimi Bizigo ile dijitalleşiyor
Bizigo, harcama ve gider süreçlerini tamamen dijitalleştiren Masraf Yönetimi Uygulamasıyla bir yeniliğe daha imza atıyor.
Able4All ile kapsayıcılıkta yeni dönem başladı
Esra Odabaşı liderliğinde kurulan Able4All, kurumların kapsayıcılık kültürünü ölçümleyip geliştirmeye odaklanan dönüşüm odaklı bir sosyal girişim olarak tanıtıldı.
Türkiye'nin en iyi şirketleri açıklandı
Great Place To Work® Türkiye’nin En İyi İşverenleri™ 2025 listesini yayınladı.
Güven kültürü olan şirketler daha dayanıklı
Great Place to Work®’ün 2025 raporuna göre güven temelli kurumlar hem krizleri daha iyi yönetiyor hem de finansal olarak daha başarılı oluyor.
Avrupa’nın en büyük kariyer fuarı Marmarakaf başlıyor
Kocaeli’de düzenlenecek MARMARAKAF, genç yeteneklerle Türkiye’nin önde gelen firmalarını bir araya getirerek istihdam ve staj fırsatları sunacak.
İçişleri, Çevre Şehircilik ve Sağlık Bakanlarından deprem raporu
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: İstanbul'da 101 binin üzerinde vatandaşımızın barınma talepleri karşılandı
AB-ABD ticaret gerginliği otomotiv yatırımlarını tehdit ediyor
AB-ABD arasında artan ticaret gerginliği, Avrupalı üreticilerin ABD’deki yatırımlarını ve 500 bin kişilik istihdamı riske atıyor. Sektör çözüm bekliyor.
AB'de yeni otomobil satışları Mart'ta geriledi
Avrupa Birliği (AB) pazarında yeni otomobil satışı, martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0,2 düşüşle 1 milyon 29 bin 519 adede indi.
Tüketiciler, markalardan gerçek değer ve güven bekliyor
EY’nin Geleceğin Tüketicisi Endeksi, tüketicilerin yüzde 88’inin marka mesajlarını yetersiz bulduğunu, fiyat duyarlılığının ise rekor düzeye ulaştığını gösteriyor.
Palandöken: Faizler yükseldikçe enflasyon düşmez, yatırımda yapılmaz
TESK Başkanı Bendevi Palandöken, MB'nın faizleri 350 baz puan artırmasının ardından bankaların mevduat faizlerini artırması ile enflasyonun daha çok artacağına dikkat çekti.
TOBB gündemi: Finansman, zirai don ve maliyetler
İş dünyasının sıkıntıları ve talepleri TOBB’da masaya yatırıldı.
TAMPF Başkanlığına Ahmet Şükrü Yanıkoğlu seçildi
Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonunun (TAMPF) yönetim kurulu başkanlığına Ahmet Şükrü Yanıkoğlu oy birliği ile seçildi.
THY'den TEKNOFEST KKTC'ye özel yüzde 20 indirim
THY 1-4 Mayıs'ta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) düzenlenecek TEKNOFEST'e özel yüzde 20 indirimli biletleri satışa sundu.