Akçiğit konuşmasında, ekonomik büyüme verimliliğini ölçmek için ülke ekosistemini, insan vücudu gibi ele alıp, her bir hücresini incelemek gerektiğini söyledi.
Akçiğit, ekonomik sorunları gidermek adına doğru politikalar üretebilmenin ancak ekonominin düzenli aralıklarla analiz edilmesine bağlı olduğuna değindi. Ekonomide uzun vadeli sürdürülebilir bir büyüme elde etmenin inovasyon ve teknolojik yatırımdan geçtiğinin altını çizen Akçiğit, Türkiye’nin teknoloji alanına yapacağı yatırımların, ülke ekonomisinin üst sınıflara yükselmesinde belirleyici rol üstleneceğine vurgu yaptı.
Ufuk Akçiğit, Türkiye’nin büyüme stratejisinin gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, 3-5 yıla sığdırılmış planlar yerine daha uzun vadeli kapsayıcı politikalara ihtiyaç duyulduğunuz söyledi. Türk ekonomisinin yüksek ihracat verilerine sahip olmasına rağmen yetersiz teknoloji kullanımından dolayı dış ticaret kalitesinin düşük seviyede olduğunu belirten Akçiğit, dış ticarette fiyat ucuzlatarak rekabet edebilmenin mümkün olmadığını ve teknolojinin kalitesi artınca dış ticaretin kalitesinin de kendiliğinden artacağına vurgu yaptı. AR-GE yatırımlarına kamu desteğinin iyi bir seviyede olmasına karşın desteklerin geri dönüş oranının kaynakların yanlış kullanımına bağlayan Akçiğit, kaynak sıkıntısı yaşayan bir ülkeyiz bu sebeple limitli kaynaktan neler yapabiliriz sorusunu sorarak, veri bazlı politika dizayn edilmeli ve kaynak kullanımında öncelik verilmesi gereken noktanın teknolojik gelişme olduğunu söyledi. Konuşmasının son bölümünde eğitimin ekonomik büyümedeki önemine değinen Akçiğit, Danimarka’da yaptıkları bir araştırmaya referans verdi.
Danimarka’da yapılan araştırmaya göre bireylerin eğitim seviyesi ne kadar yüksek olursa, bireylerin patent üretme ihtimali de o kadar yüksek olduğunu belirten Akçiğit, Türkiye’de ne yazık ki yüksek lisans veya doktora mezunu kişi sayısının nüfusa oranın istenmeyen bir seviyede olduğuna değindi. Konuşmasının son bölümünde beyin göçü konusuna da değinen Akçiğit, yurtdışına giden insanlarımızı eleştirmek yerine, onların o ülkelerden edinmiş olduğu kaynaklar nasıl ülkeye geri kazandırılacağının konuşulması gerektiğinin altını çizdi. Ufuk Akçiğit konuşmasını, “Finansal kaynakları yanlış kullanırsanız, birkaç yıl içerisinde telafisini yapabilirsiniz. Ama beşeri sermayeyi yanlış yönetirseniz, koca bir jenerasyonu kaybedersiniz” sözleriyle sonlandırdı.